Edmond Dantés iyi çocuktu ama fena bir kusuru vardı.
İnsanlara fazla güveniyordu.
Sırf seviyor diye onları tanıdığını zannediyordu.
Eğer geri dönüp söyleyebilseydim söylerdim.
Edmond derdim, her ihanet sevgi ile başlar.
***
Kaderin bir cilvesidir, tam mutlu oldum, her şey mükemmel, artık güzel bir hayata başlıyorum derken başımıza planlarımız
Yüz yaşınızı geçtiniz.
Neler görüp geçirdiğinizi saymaya başlasanız nefesiniz tükenir belki de..
Ama şu an yaşadığınız dönemden daha kötüsü gelmemişti başınıza.
Ülkeniz kabuğuna çekilen bir kaplumbağa gibi şimdi.
Öyle ki kendi topraklarıyla bile bağları zayıflayıp; teker teker kopuyor. Yiyecek şey bulamıyor, dilinizdeki çoğu kelimeyi çekip
...üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız.
Tam gögsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak...
Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz...
Sokağa fırlayacaksınız...
Sokaklar da dar gelecek..
Tıpkı vucudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi...
Ne denizin mavisi açacak içinizi,
Ne pırıl pırıl gökyüzü...
Kendinizi taşımayacak kadar çok büyüyecek,
Bir yandan da
Öncelikle herkese iyi geceler dilerim.
Beyaz Gemi kitabı : bugünle, geçmişin ve geleceğin harmanlanmasıyla oluşmuş bir eser gibi geldi bana... Çünkü dede geçmişin umutsuzluğunu ; çocuk ise geleceğin umudunu sembolize ediyordu.
Kitabın ana karakteri sekiz yaşındaki çocuk ve dedesi diyebiliriz. Çocuk, dedesi ve ninesi ile birlikte eniştesinin evinde yaşıyorlar... Tabii yaşamak denirse! Çünkü evde yaşayan herkes enişteden zulüm görmekte ne yazık ki...
Böyle bir ortamda büyüyen çocuğun ; dürbünü, isimlendirdiği birkaç kayası ve beyaz gemiden başka arkadaşı yoktur. Çoğu zaman onlarla konuşarak içini döküp dertleşmektedir.
Kitabın bir diğer kahramanı olan çocuğun dedesi ise karakter olarak basit kalan fakat özünde çok iyi biri olarak çıkıyor karşımıza. Ama tabii ki, iyilerin değişmez akıbeti burada da karşımıza çıkıyor. İyi niyeti yüzünden sürekli suistimal edilen dede, bir de mecburiyetlerinden dolayı buna boyun eğmek zorundadır. Ne üzücü :(
Sonuca gelirsek : iyi günlerin, güzelliklerin ve umudun sembolü gibi görünen çocuğun akıbeti, kötülüğün kazandığına mı işaretti? Diyerek bizleri düşündürüyor. Keyifli bir kitaptı.
Keyifli okumalar dilerim. :))
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201871,2bin okunma