Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Yaşar Nuri KURUKAFA
Yaşar Nuri KURUKAFA
@yasarbum
Cehennem
102 okur puanı
Aralık 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Clive Ponting’in “Dünyanın Yeşil Tarihi” kitabı, çevre tarihi ve insan uygarlıklarının çöküşü üzerine derinlemesine bir bakış sunuyor. Kitap, çevre hareketlerinin genellikle parçalı ve bölük pörçük bilgilerle sunulduğu bir dönemde, konuya tarihsel bir perspektiften yaklaşıyor. Ponting, binlerce yıl süren üretim ve tüketim düzenlerimizi, kaynak kullanımını, yoksulluk ve refahın dağılımını ele alarak, bunların çevre ve doğanın kullanımıyla nasıl iç içe geçtiğini anlatıyor.
Yazar, insanın evrimini, avcı ve toplayıcı olarak yaşamlarını ve tarıma geçişlerini irdeleyerek başlıyor ve Mezopotamya, Mısır, Çin, İndus Vadisi, Mezo Amerika ve Peru gibi çeşitli bölgelerde uygarlıkların ortaya çıkışını ele alıyor. Kitap, günümüzün çevre sorunlarına ilgi duymayanlar için bile, sömürgeciliğin tarihçesini ve Üçüncü Dünya ülkelerinin karşılaştığı zorlukların nedenlerini öğrenmek isteyenler için değerli bir kaynak olarak öne çıkıyor.
Ponting’in eseri, çevre ve uygarlıkların çöküşüne geniş bir tarihsel açıdan bakarken, aynı zamanda okuyucuya şaşırtıcı örneklerle ve akıcı bir dille bu bağlantıların binlerce yıllık öyküsünü sunuyor. Bu, sadece çevre bilinci olanlar için değil, tarihin ve insanlık durumunun daha geniş bir anlayışına sahip olmak isteyen herkes için önemli bir çalışmadır.
Victor Hugo’nun “Bir İdam Mahkumunun Son Günü” kitabı, 19. yüzyıl Fransasında idam cezasını eleştiren güçlü bir eserdir. Kitap, ölüm cezasına çarptırılan bir adamın son altı haftasını, kendi ağzından anlatır. Mahkum, önce idam cezasının yerine başka bir ceza alacağını umut eder, ancak zamanla kaderini kabullenir ve ölümle yüzleşmeye başlar. Hapishane yaşamının zorlukları, gardiyanların kötü muamelesi ve kötü yemeklerden kurtulacağı için bir yandan sevinirken, diğer yandan ailesini, özellikle de annesini ve hastalıklı karısını düşünür. İnfaz günü yaklaştıkça, mahkumun ruh hali giderek kararır ve ölüm düşüncesi onu daha da bunaltır.
İdam günü geldiğinde, mahkumun küçük kızı onunla vedalaşmak için getirilir, ancak mahkum tanınmaz hale gelmiştir. Mahkum, idam edilmeden önce bekletildiği odada, kendinden önceki mahkumların duvarlara yazdıkları yazıları okur ve bu onu daha da gerginleştirir. Dışarıda, infazı izlemek için toplanan kalabalığın sesleri duyulur ve mahkum, insanların bu vahşete olan merakını ve kan susamışlığını sorgular.
Hugo’nun eseri, bir idam mahkumunun psikolojisini ve son günlerinde yaşadığı içsel çatışmaları derinlemesine inceler. Yazar, bu eseriyle idam cezasının insanlık dışı olduğunu ve toplumun bu cezaya olan tutumunu sorgulamayı amaçlar. Kitap, sosyolojik ve psikolojik açıdan idam cezasını ve toplumun bu konudaki tutumunu eleştirirken, aynı zamanda okuyucuya mahkumun gözünden bir bakış sunar ve onun duygusal dünyasını hissettirir.
Gustave Le Bon’un “Kitleler Psikolojisi” kitabı, kitle psikolojisinin temel özelliklerini inceleyen ve 1895 yılında yayımlanan önemli bir eserdir. Kitap, bireylerin kitle haline geldiklerinde ortaya çıkan yeni psikolojik özellikleri ve bu özelliklerin bireysel özelliklerden nasıl farklılaştığını tartışır.
Le Bon, kitlesel davranışların, bireylerin
Okur Takip Önerileri
Ödön von Horvath’ın Tanrısız Gençlik kitabı, Nazi Almanya’sının yükselişi sırasında yaşanan ahlaki çöküşü, bir öğretmen ve öğrencilerinin gözünden anlatan bir romandır. Kitap, faşizmin insanları nasıl itaatkâr, ırkçı ve militarist hale getirdiğini, gerçeği arayanların ise nasıl baskı altına alındığını ve cezalandırıldığını gösterir. Öğretmen, hem kendi vicdanıyla hem de sistemin dayattığı değerlerle çatışırken bir yandan öğrencilerle ve bir arkadaşıyla(Sezar ismini verdiği) bir cinayetin sırrını çözmeye çalışır. Kitap, dönemin toplumsal ve siyasi gerçekliğini, yazarın akıcı ve ironik üslubuyla yansıtır.
Ayrıca beni kitabın son cümlesi kitabın gidişatının bir yansıması olarak çok etkilemişti: "Zenci, zencilerin yanına gider."
Adania Shibli’nin Küçük Bir Ayrıntı kitabı, Filistin’in tarihindeki bir olayı iki farklı bakış açısıyla anlatan, savaş, şiddet ve bellek üzerine etkileyici bir roman. Kitap, 1949 yılında İsrail askerlerinin Negev Çölü’nde bir grup bedeviyi katlettiği ve aralarında bulunan Filistinli bir kızı esir alıp tecavüz ettikten sonra öldürdüğü olayı konu alıyor. Bu olay, Filistinliler için Nakba olarak adlandırılan büyük felaketin bir parçasıdır. Kitabın ilk bölümünde, olayın tanığı olan İsrail askerinin psikolojik durumu anlatılırken, ikinci bölümde, günümüzde Ramallah’ta yaşayan genç bir kadının, bu olayın peşine düşmesi ve araştırması anlatılıyor. Kitap, Filistinlilerin yaşadığı acıları, kayıpları ve mülksüzleştirilmeyi, iki kadının gözünden, sade ve yalın bir dille aktarıyor. Kitabın beni en çok vuran tarafı iki kadının da benzer şekilde katledilmesi oldu. Bu kitap sayesinde Filistin İsrail sorununa bir başka noktadan bakabilmemizi umuyorum.
"Seviyordum Sizi" adlı kitap, Rus şair Aleksandr Puskin'in seçme şiirlerinden oluşan bir derlemedir. Bu kitapta, Puskin'in aşk, özlem, pişmanlık, tutku, kıskançlık ve ölüm gibi temaları işlediği şiirleri bulunmaktadır. Puskin, şiirlerinde hem kendi yaşadığı duygusal deneyimleri hem de Rus toplumunun tarihsel ve kültürel yönlerini yansıtmıştır.
Kitaba adını veren şiir, "Seviyordum Sizi", Puskin'in 1829 yılında yazdığı ve bir kadına duyduğu karşılıksız aşkı anlattığı bir şiirdir. Bu şiirde, Puskin, sevgisini gizli tuttuğunu, onu sessizce ve umutsuzca sevdiğini, ama onu üzmemek için bu sevgiyi artık göstermeyeceğini söyler. Şiirin sonunda, Puskin, sevgilisine, onun da bir başkası tarafından böyle içten ve candan sevilmesini diler.
Metro'nun Zifiri Karanlığında Hayatta Kalmaya Çalışanlar
Metro kitap serisi, Rus yazar Dmitry Glukhovsky’nin kıyamet sonrası bilim kurgu romanlarıdır. Seri, 2033 yılında nükleer savaşın ardından hayatta kalan insanların Moskova metrosunda kurdukları yeni yaşamı anlatır. Serinin üç ana kitabı Metro 2033, Metro 2034 ve Metro 2035’tir. Ayrıca yazarın izniyle başka yazarlar tarafından yazılan ve farklı
Sırların Derinliklerinde
Metro 2034, Dmitry Glukhovsky’nin Metro serisinin ikinci kitabıdır. Metro 2033’ün devamı niteliğinde olan bu kitap, nükleer kıyamet sonrası Moskova metrosunda yaşanan maceraları anlatır. Kitapta, Metro 2033’te kaybolan Hunter, bir yazar olan Homer, bir genç kız olan Saşa ve bir müzisyen olan Leonid’in hikâyesi yer alır. Bu karakterler, iletişim kaybı yaşayan bazı metro istasyonlarının durumunu araştırmak için tehlikeli bir yolculuğa çıkarlar. Yol boyunca, mutantlar, haydutlar, hastalıklar ve insanlığın kaderini belirleyecek sırlarla karşılaşırlar.
Metro 2034, insanlığın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir distopyayı, gerçekçi ve sürükleyici bir şekilde anlatır. Yazar, Moskova metrosunun detaylı bir tasvirini yaparak, okuyucuyu bu karanlık ve gizemli dünyaya sokar. Kitapta, farklı karakterlerin bakış açılarından olaylar aktarılır. Bu sayede, okuyucu, metroda yaşayan insanların çeşitli kültürlerini, inançlarını, çatışmalarını ve umutlarını görür. Kitabın ana teması, insanlığın hayatta kalma mücadelesidir. Karakterler, hem fiziksel hem de psikolojik olarak zorlu koşullar altında yaşamak zorundadırlar. Ayrıca, metroda gizli kalan bir gerçeği ortaya çıkarmak için kendilerini feda etmeye hazır olmalıdırlar. Kitap, aksiyon, gerilim ve dram unsurlarını başarıyla harmanlar.
Tahsin Yücelin Peygamberin Son Beş Günü kitabı, 1992 yılında yayımlanmış ve 1993 yılında Orhan Kemal Roman Ödülü’nü almıştır. Kitap, devrimci ozan Rahmi Sönmez’in, takma adıyla Peygamber’in, hayatının son beş gününü anlatır. Peygamber, bir kış akşamı, Taksim Meydanı’nda, arkasından kimsenin gelmediğini bile bile, en önden gidiyormuş gibi bir duygu içinde yürür. Bu yürüyüş, onun bütün yaşamını özetler. Hep en önde olduğunu, hep ileriye doğru gittiğini sanırken, yaşamın dışına sürüklenir, gerisinde kalır. Hep çevresindekilerle kaynaşmak istemiş ama onlar kendisini şu ya da bu biçimde yarı yolda bırakmışlardır. Gerçek devrimci ozanlar arasına katılmasını sağlayacak "tabutluk"lar hayal edip durmuş ama evinde bir tür tutuklu yaşamı sürdürmüştür. Bir yarı bilinç içinde geçen son beş gününde ise, hayallerini gerçekleştirdiğini sanır ama yalnızca yıkılışlarını yaşar.
Kitap, temelde iki bölümden oluşur. Birinci bölüm, Peygamber’in kısa yaşam öyküsünü ikinci bölüm ise son beş gününü anlatır. Kitap, Peygamber’in kişisel tarihini, Türkiye’nin toplumsal tarihine paralel olarak sunar. Peygamber, 1960’larda sol hareketin içinde yer alır, 1970’lerde darbeyle yüzleşir, 1980’lerde ise bunalıma girer. Kitap, Peygamber’in yaşadığı dönemin siyasi, kültürel ve ideolojik çatışmalarını, ironik bir dille yansıtır. Peygamber, hem kendisiyle hem de çevresiyle sürekli bir bölünme yaşar.
Metro 2033, Dmitry Glukhovsky’nin yazdığı bir bilim kurgu romanıdır. Kitap, nükleer savaş sonrası yaşanmaz hale gelen dünyada, Moskova metrosunda hayatta kalmaya çalışan insanların hikayesini anlatır. Ana karakter Artyom, metro istasyonları arasında seyahat ederek, hem kendisini hem de insanlığı tehdit eden karanlık güçlere karşı mücadele eder. Kitap, insanlığın geleceği, inanç, umut, korku ve seçim gibi temaları işler. Kitap, aynı zamanda bir video oyunu serisine de ilham vermiştir. Metro 2033, distopik bir üçlemenin ilk kitabı olarak, okuyuculara heyecanlı ve sürükleyici bir macera sunar.
Spoilera girmeden kitabın ufak bir özetini ana hatlarıyla verecek olursak, Artyom WDNCh istasyonunda yaşayan bir gençtir. Annesinden küçük yaşlarda yaşadıkları istasyonu sıçanların istilası sırasında annesinin ölümü sebebiyle ayrılmışlardır. Artyom'u oradan kurtaran üvey babası Suhoy'dur.
Kitabın geçtiği zamanlarda WDNCh istasyonunun kuzeyinden 'Karaderililer' denen bir tür mutant saldırısı başlıyor. Istasyona gelen Hunter'ın verdiği hedefler doğrultusunda Artyom istasyon istasyon sürüklenerek çeşitli maceralara atılarak mutant istilasını önlemeye çalışıyor.
Şarapçı bir Şair'in izi
Dörtlükler kitabı, İranlı şair, felsefeci ve bilim adamı Ömer Hayyam’ın ünlü rubailerini içeren bir eserdir. Rubai, dört mısralık bir şiir türüdür. Hayyam’ın rubailerinde, aşk, şarap, ölüm, Tanrı, kader, bilgelik gibi konular işlenir. Hayyam, rubailerinde hem hayatın zevklerini hem de acılarını dile getirir. Bazı rubailerinde Tanrı’ya ve dinlere eleştirel yaklaşırken, bazılarında da teslimiyet ve saygı gösterir. Hayyam’ın rubailerinin orijinali Farsça’dır, ancak Türkçe’ye pek çok kez çevrilmiştir. Ömer Hayyam - Dörtlükler kitabı, şiir severler için kaçırılmayacak bir eserdir. Hayyam’ın dörtlükleri, hem düşündüren hem de çeşitli duygular uyandıran bir okuma keyfi sunar.
HG Wells’in Zaman Makinesi kitabı, bilimkurgu edebiyatının öncü eserlerinden biridir. Kitapta, Victoria dönemi Londra’sında yaşayan bir bilim insanı, icat ettiği zaman makinesiyle geleceğe yolculuk eder. Orada, Eloi ve Morlock adlı iki farklı insan türüyle karşılaşır. Eloi’ler güzel, narin ve tembel; Morlock’lar ise çirkin, vahşi ve yeraltında yaşayan varlıklardır. Bilim insanı, bu iki türün aslında kendi çağının sınıf ayrımının sonucu olduğunu düşünür.
William Burroughs’un Ara Bölgesi, yazarın 1953-1958 yılları arasındaki kısa öykü ve diğer erken çalışmalarını içeren bir koleksiyondur. Burroughs’un kendine özgü üslubu, cinsel ve toplumsal baskılara karşı bir başkaldırı olarak okunabilir. Burroughs, insanlığın çirkinliğini ve cehaletini acımasızca ortaya koyar ve okuyucuyu geleneksel ahlak
Portnoy'un Feryadı, Philip Roth'un en ünlü ve en tartışmalı romanlarından biridir. Roman, Amerikan Yahudi kültürüne ve cinselliğe dair sivri eleştirileriyle dikkat çeker. Ana karakter Alex Portnoy, psikiyatristine anlattığı hayat hikayesiyle okuyucuyu hem güldürür hem de rahatsız eder. Portnoy, ailesiyle, kadınlarla ve toplumla olan sorunlu ilişkilerini acımasızca ortaya döker. Romanın benzersizliği, hem komik hem de trajik olması, hem gerçekçi hem de absürt olması, hem özgün hem de evrensel olmasıdır. Portnoy'un Feryadı, okuyucunun kahramanı sevmesini veya nefret etmesini sağlayan bir roman değildir. Okuyucunun kahramanı anlamasını sağlayan bir romandır.
Dostoyevski, 19. yüzyılın en büyük Rus yazarlarından biri olarak kabul edilir. Eserleri, insan ruhunun derinliklerine inen, toplumsal ve ahlaki sorunlara ışık tutan psikolojik temalarla doludur. Dostoyevski'nin en önemli romanlarından biri de Yeraltından Notlar'dır. Bu roman, 1864 yılında Sankt-Peterburg'da basılmıştır. Roman, iki
