Müzeyyen, kahraman anlatıcı bakış açısıyla yazılan bir kitap. Olayları; hayatını yazmaya adamış, içine kapanık bir adamın gözünden ve ruhundan dinliyoruz. Yazar çok yönlü bir kişiliğe ve keskin bir dile sahip olduğu için anlatıcı karakterimiz yaşadığı on saniyelik bir anıyı bile sayfalarca anlatabiliyor, anlatırken şarkılara, şiirlere, kişileştirmelere ve esprilere de çokça yer veriyor. Kitabın zor betimlenmesi de bundan kaynaklanıyor. İlahi bakış açısına sahip olmadığı için mekânları, insanları veya düşüncelerini detaylandırmadan, surete büründürmeden hemen farklı düşüncelere geçiyor. Zaten kendi zihnimiz de böyle değil midir?.. Her neyse, karakter depresif ve bir o kadar da umarsız, aynı zamanda "Behzat Ç." tiplemesinde bir kişi -kitabın filmindeki ana karakteri de Erdal Beşikçioğlu canlandırmıştı, hahaha.-. Hikâyede anlatılan “çıt” konusu kitabın kendisinde de yer alıyor ve hikâye sanki bir “çıt”a sahip, tamamlanmamış, ama tamamlanmış da bir hikâye. Okuyacaklara tavsiyem, ilk olarak kitapla aynı ismi taşıyan filmini izlemeleridir, böylece hikâye sizi boğmayacak ve yarım bırakmanıza neden olmayacaktır.