Alibaba'nın bu sayısı ile Markopaşa'nın 1.dönemi kapanacaktır. Bir yılı az geçen bu dönemde Markopaşa 23, Merhumpaşa 4 , Malumpaşa 5 ve Alibaba 4 sayı çıkabildi. 55 haftanın 36'sında çıktığına göre, 19 hafta gazete engellerle karşılaştı, yayımlanamadı. Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de içeriye girdi. Gazete üzerinde hükumetin, sıkı yönetimin,
Yaz sonu gelsin!
Ve sen sonunda bir gün çıkar gelirsin diye, Çok şeyin adı küçük yazıldı; Silinmez anlar vardır, Karşı konmaz özlemler, Ben şimdi ne istediğimi de bilmeden artık Bağırıp duruyorum ya, şurda, Sen yaz sonunu ilan eden güzel keten, Güneşten yırtılmış caz, sen!
Yaz sonu
Reklam
Çekişmeleri hemen hemen her zaman aynı kelimelerle olurdu. Yüksek bir kürsüden konuşan Koçkorbayev: - Yoldaş Urkunçiev, derdi, artık anlamış olmanız gerekir ki bizde topraklar kişilerin değil, halka malıdır. Anayasada böyle yazılıdır. Toprak yalnız halka aittir. Ama siz, her şeyin size verilmesini istiyorsunuz: Kış ve yaz meralarının, ağıllarının, çayırların özel mülkünüz, malınız olmasını istiyorsunuz. Sosyalizm ilkelerine tamamen aykırı olan böyle bir şeyi kabul edemeyiz. Bizi ne büyük bir hataya sürüklediğinizi anlıyor musunuz? - Ben hiç kimseyi hiç bir yere sürüklemiyorum. Benim ağılını bana ait değil de halka ait ise, gelsin, benim yerime işleri halk yapsın. Nasıl yapacağını görmek isterdim doğrusu. Yaptığım işin sahibi ben değilsem, herhalde bit başka sahip olmalı. - Sahibi halktır yoldaş Urkunçiev. Kaç kere tekrarladım, iktidarın tek sahibi Sovyet halkıdır. - Halk mı? Peki sana göre ben neyim? Ben halktan biri isem, niçin hiçbir gücüm, hiçbir şeyim olmadığını anlayamıyorum.
Sayfa 323 - Ötüken Yayıncılık
Mehmet Öz Mübarek diyet ayları geldi... Havada peeling kokusu var. Hanımlarda bir tatlı telaş. Keyifle soyuluyorlar... Hem ciltten... Hem cepten.
Aslan Asker Şvayk
Kupa Meyhanesi’nde tek bir müşteri vardı: Devlet güvenlik örgütünde görevli sivil polis Bretschneider. Meyhaneci Palivets bardakları yıkıyor, Bretschneider de onu kapana kıstırmaya çalışıyordu, ama boşuna. Palivets, ağzı bozuğun tekiydi. “Göt”ten, “bok”tan, “sıçmak”tan başka laf bilmezdi. Ama aslında mürekkep yalamış adamdı; önüne
Sayfa 19 - 1.Aslan Asker Şvayk Dünya Savaşı’na burnunu sokuyor - Birinci Bölüm CEPHE GERİSİNDEKitabı okudu
Konuşamadım. Bekledim belki bir gün dedim. Hani “belki” olur ya, hani o mucizevi günlerden biri gelir ya, o gün gelsin istedim. Kendi kendine gelsin istedim. Ağladım, şarkılar dinledim, yazılar yazdım. Aniden olsun istedim. Hiç beklememeye çalıştım. Anlatmaya çalıştım. Yazık ettim, en çok kendime yazık ettim. Aylar geçsin dedim, mevsim değişsin.
Reklam
Geri15
60 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.