Bir ülke düşünün. Sene 2025. Hava kirliliği yüzünden insanlar hastalanıyor, ölüyor. Sadece zengin kesim ‘burun filtresi’ alabiliyor. Fakir kesim ölüme terk ediliyor. Kimsenin umrunda değiller. İşte bu fakir kesimden olan Ben Richards’ın kızı çok hastadır. İşsiz ve sefalet içinde ailesiyle yaşamaktadır. Karısı, azıcık para için fuhuş yapmaktadır. Küçük kızları gittikçe ölüme yaklaşıyordur ve paraları olmadığı için ne doktor, ne ilaca başvurabilirler.
Bedava-V adlı bir kanalın yarışma programları var. Bu yarışmalar öyle canicedir ki, yarışmacıların tamamı fakir kesimden oluşur. Birçok yarışma mevcut. Mesela bir yarışmada sadece kalp ve akciğer hastaları mevcut. Bu hastaları para için merdiven çıkartıyorlar. Yarışmacılar, tempoya ayak uyduramayarak ölmeye başlıyor. Zaten izleyicinin istediği şey ise bu. Ölüm görmek. Bunlar onlar için büyük bir eğlence. Yarışmalar, ölüm üzerine kurulu. En tehlikeli yarışma ise Koşucu yarışması. 30 gün hayatta kalana müthiş miktarda para ödülü var. Bu 30 gün içerisinde Avcılar adı verilen bir topluluk bu yarışmacıyı her tarafta arıyorlar. Ayrıca diğer izleyiciler de yarışmacıyı herhangi bir yerde gördüğünde ihbar edebiliyor. Yarışmacının tek hedefi var, kaçmak. Yakalanırsan, ölürsün.
Ben Richards, bu yarışmaya katılmaya karar veriyor ve seçiliyor. 30 gün hayatta kalmak zorunda. Herkesten, her şeyden kaçmak zorunda.
Kitap o kadar sürükleyici bir kitap ki… Stephen King, en sevdiğim yazar Tess Gerritsen ile yarışmaya başladı. Böyle bir kurgu, akıcılık olamaz. Harikalar ötesi.
Koşmasaydım Yazamazdım
René Descartes ‘ın meşhur Cogito Ergo Sum’unun (Düşünüyorum, o halde varım) 
Haruki Murakami ‘nin kalemine sirayet etmiş halini okuyacaksınız.
Rene Descartes, varoluşun anlamını ve temelini düşünme eylemine bağlarken; Murakami, varoluşsal anlamını koşu
