"Biz çocuklarımızın tarihlerini öğrenmelerinden adeta sakınıyoruz. Hâlbuki onların öğretim hayatında milli şuur sahibi olmalarını sağlayan en önemli ders tarih dersidir, tarih bilgisidir. Biz bunu ihmal ettikçe, bugün ortalıkta çok miktarda gördüğümüz yabancılaşmış, maddileşmiş, çıkarına esir aydın tiplerinin daha da artması kaçınılmazdır."
Politikada sert ve şiddetli yazılar yazan Ahmet Kabaklı; Türkiye'nin kurtuluşunu siyasette değil edebiyatta yani millî kültürün ve Türkçe'nin kalkındırılmasında olduğunu biliyordu. Evet politikada sert rüzgarlar esiyordu ama bu elbette geçiciydi. Geleceği kuşatmak, geçmişi bilmekten geçiyordu gelip geçici siyaset oyunlarına aldırmadan millî kültürün kaynaklarına inmek ve aydın bir gençlik yaratmak için Türkçenin has eserlerini ortaya çıkaracak bir kurum teşekkül ettirmek lazımdı.
Hüseyin Nihal Atsız , yerine başkası ikame edilebilecek bir şahsiyet değildi. Tekti. Benzeri yoktu. Tarihin karanlıklarından ayrılıp gelmiş, şan ve şerefle yoğrulmuş bir kahraman gibiydi. Dimdik yaşadı, öyle öldü. Kırıldı, eğilmedi. Onu tanıyanlar, hiçbir inancını paylaşmasalar bile teslim ederler ki, o mert ve yiğit adamdı. Er kişiydi.
Musalla taşında, hayır, sadece Atsız yatmıyordu. Orada yatan, Türk milliyetçiliğinin bir devriydi.
Tarih, büyük isimler hakkındaki hükmünü, zaman geçtikçe daha iyi veriyor. Kureyşliler, Hz. Muhammede Firavun, Hz. Musaya; Musevîler, Hz. Îsâya ne kötülükler ettiler fakat bugün milyonlarca insanın dualarına karışıyorlar. Caesar hançerlendiği gün, suikastçı Cassius ile dostu Marc Antuan'ın söyledikleri ne kadar farklıdır. Zamanında Nero'ya medhiyeler yazıldı. Roma'yı yakan bu çılgınla şimdi Romalılar bile alay ediyor. Nathan - Levi, Sabatay Sevi'nin mesih olduğunu ilan ettikten yüzyıl sonra Voltaire onun bir küstah olduğunu yazdı. Napoleon'a kaside yazanlar, o Saint Helene kayalığında yalnız ve perişan öldüğü zaman, bu sefer başkalarına kaside düzmekle meşguldüler. Genç Osman'ı tahttan indirenler, onu çıplak bir atın sırtında Yedikule zindanlarına götürürlerken çimdiklemişlerdi; bugün onun adı hayırla anılıyor.