Sosyolojinin babası olarak tanımlanmaktadır.
Fransa'nın Montpellier kentinde doğdu. Katolik bir aileden gelen Comte, ailenin üç çocuğundan biriydi. Babası vergi dairesinde memur, annesi ise ev hanımıydı.
Auguste Comte, sosyoloji ismini öne süren ilk sosyologtur. "Sosyoloji neden diğer bilim dalları gibi bir dal olmasın" tezini savunarak sosyolojinin temelini o zamanlarda attı. Ayrıca felsefede pozitif düşünce üzerine de çalışıyordu. Daha sonraları fizik, gökbilim ve kimya ile de uğraştı. Ayrıca Comte yaşadığı çağda altı bilimden söz etmiştir: Fizik, matematik, kimya, biyoloji, sosyoloji ve astronomidir. Sosyolojiyi bunların üstünde görmüştür.
Hangi boylam dairesinde bulunduğunu
ölçebildiği için boğulmaktan kurtulan tayfa, hayatını neye borçludur, bilir misiniz? Bundan 2000 yıl önce yaşayan büyük zekaların basit geometrik
hesaplarla buldukları bir teoriye".
Yıllardır dincileri ikna edemediğimiz tek nokta. Başka zaten ateist felsefeyi çökertecek delil yok ellerinde gelir gelir bunları sorarlar.
Koskoca Celal Şengör de çıkar salağa 2+2'yi anlatmaya kalkar sonra gene halkın düşünce yapısı değişmez.
Din diye taptıkları kendi toplumu olan bu sözde müslüman kesim (!) Gagavuz Türkleri'ne sırf Hristiyan diye kendi cemaatinden bakmaz. Gider Arapları mültecileri doluşturur. Neyse lafı fazla gündeme değindirmeden anlatayım.
Bilimdeki pozitivizm ile dindeki dogma yasalar aynı şey değil.
Gökten inme bilgilerle kabataslak nicelik ve nitelikleri kapsayan pozitif bilim ve felsefe nasıl aynı olsun?
Gelin şu olaya şöyle bakalım. Cami ve klisenin görevi aynı. İkisi de tanrıya ibadet etmek için var. Peki neden camide resim biblo yok? Klisede var. Ya da neden Kuran'da deveden bahsedilmiş de bir kutup ayısından bahis yok?
Dinin evrensel olduğunu kabul etmişseniz o zaman Hristiyanlık Müslümanlık ayrımı yapmazsınız.
Etmiyorsanız da toplumsal geleneksel bir inanışa sırf siz din diyorsunuz diye bilim de buna he diyip alkış çekemez.
Nitelikli bir dindarken şu kitaplarla beraber deist agnostik bir bakış açım oldu. :) Bilmiyorum yâni size de aynı etkiyi yapmaz umarım. Comte okuyun mutlaka ama güzeldir.
Comte, kendisini "İnsanlık Dini"nin kurucusu olarak görüyor ve insanları bu dine davet ediyor. Kitapta da kısa kısa yazılarla İslam'la ilgili görüşleri paylaşılmış.
Yalnız ya çeviride ya yazarın kendi dilinde bir tuhaflık var. Okunmuyor. Hayır kelimelerin anlaşılmaması değil mesele. Derli toplu bir cümle yok sanki ortada.
Auguste Comte sosyoloji ile bilgiye ancak bilimsel metodlarla ulaşılacağını savunan ve 1845'ten itibaren insanlık dinine dönüşen pozitivizmin öncüsüdür. Bu din maneviyatı reddeden ve bu dünyayı kurtarmayı hedefleyen bir "din"dir. teolojik ve metafizik hallerden geçen ve gelmiş geçmiş her türlü dini bağrında toplayıp hepsini aşan "yeni din" sonunda pozitif din olacaktır. bu dinin tanrısı insanlık, peygamberi bilim adamları ve mucizeleri ise ilmi keşiflerdir. İbadet üstün bir varlığa tapınarak değil insanlığın gelişimi için çaba sarf edilerek yapılır. Kitabta tanzimat fermanı'nın baş aktörlerinden Mustafa reşit paşa'ya yolladığı mektupla bir çağrıda bulunup pozitivizmide davet etmeside geçiyor bu baya beni şaşırttı açıkçası islamiyet ile pozitif bilimler arasındaki bağları bu kitapta daha derinlemesine ve soyut şekilde bulmak isterdim kitabı bu açıdan beğenmedim herkese keyifli okumalar dilerim