Ayhan Tekineş

Ahirzaman ve Kıyamet Alametleri yazarı
Yazar
Editör
8.0/10
6 Kişi
21
Okunma
3
Beğeni
3.316
Görüntülenme

Ayhan Tekineş Sözleri ve Alıntıları

Ayhan Tekineş sözleri ve alıntılarını, Ayhan Tekineş kitap alıntılarını, Ayhan Tekineş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Şüphesiz her şey, bilmek ve doğru anlamakla başlıyor, ancak bilgi insanın kurtuluşu için yeterli değil; bildiğini yaşamak, bildiğiyle amel etmek, sosyal ve ruhî hayatını tanzim etmek gerçekte esas olan. Bu sebeple kıyamet alâmetlerinin izlerini merak saikasıyla değil kurtuluşumuzun yol işaretleri olarak okuyabilmektir önemli olan..."
Akıl ve Nakil Çatışması
Ehl-i Sünnet âlimleri ise, sahih nakille, selim aklın teâruzunun mümkün olmadığını ifade etmişlerdir.800 Ancak -herşeye rağmen bir teâruz gözükürse- bazı âlimler, akıl tercih edilir demişlerdir. Diğer bir kısım âlimler de nakil tercih edilir kanaatindedirler. Bazıları da her ikisinden birinin diğerine tercihinin mümkün olmadığını ileri sürerek; akılla naklin teâruzu durumunda, naklin akılla tevil edileceğini söylemişlerdir.801 Zahirî tearuz eden deliller hakkında Ehl-i sünnetin metodu, bir konudaki delilleri toplama ve sahih deliller arasını muteber tevfik/tevil vecihleriyle uyuşturmadır.802 Zira, “Burhanî ispatla desteklenen aklın gerekli gördüğü şeyle sahih dinin vacip kıldığı şey arasında asla bir uzlaşmazlık ve aykırılık olamaz”803 denilmiştir. Sarih akıl-sahih din, hakiki hikmet-hakiki din, din nuru-hikmet nuru arasında bir çelişki yoktur. Çünkü nur ile nur arasında zıtlık bulunması mümkün değildir.804
Reklam
Ehl-i sünnet, Allah’ın Âdil olduğunu mülkünde dilediği gibi tasarruf edeceğini dilediğini yapacağını ve istediği şekilde hükmedeceğini söylemiş ve adl’i şöyle tanımlamıştır: “Bir şeyi yerli yerine koymak, mülkde, irade ve ilme göre tasarruf etmektir.”1041 Adl, zulmün karşıt anlamlısı olarak düşünülmüş ve Allah Teâlâ’nın hiç bir fiilinde zulüm bulunmadığı, her fiilinin O’nun “âdil” sıfatına uygun olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca onlar, “Allah Teâlâ, dinî işlerimizde vasat olanı adl menzilesi kılmış; aşırılıktan nehyetmiştir”1042 diyerek vasatîlik ile adalet arasındaki ilişkiye işaret etmişlerdir.
Ünlü kelam bilgini İmam Gazzâlî, akıl ile şeriat arasındaki ilgiyi “ışık ve göz” benzetmesi ile açıklamaktadır. Ona göre, nasıl ki ışık olmadan göz göremez ise, sem’î bilgi olmadan da akıl doğruyu bulamaz.809 Ayrıca aklî delillere itibar edilmemesi durumunda, inkârcıların ve mülhidlerin bu durumdan istifade edecekleri810 endişesiyle dinî esasların aklî prensiplerle izah edilmesine en azından akla uygun olduklarının gösterilmesine önem verilmiştir.811 Akıl, kelâmcılar tarafından mücadele, münazara, münakaza ve ilzâmât anlamında da kullanılmıştır; mutasavvıfların kınadıkları akıl işte budur. Yoksa Allah Teâlâ’nın ve Peygamberi’nin sıdkının bilindiği basiret nuru olan aklın kınanması söz konusu değildir. Çünkü şeriatın sıhhati akılla bilinir; kınanmış ve güvenilmeyen akılla şeriatın bilinmesi kabul edildiği takdirde şeriat da kınanmış olur. Akıl hakkında birtakım tenkitler yapanlar, lâfızlara takılıp kalmaktadırlar ve lâfızların farklı kullanılışlarına bakarak birtakım tenkitler yapmaktadırlar.812
Âhiret hallerine dair hadisleri fizik kuralları ile açıklamak mümkün değildir.
Hz. Peygamber’e gelen bütün vahiylerin Kur’an-ı Kerim’de yer aldığını ileri sürmek ve vahyi Kur’an ile sınırlandırmak doğru değildir. Çünkü böyle bir iddiaya önce Kur’an-ı Kerim mani olmaktadır.26 Zira sünnetin vahiy kaynaklı olduğu, bir çok âyet-i kerîmede açıkca ifade edilmiştir.27 Ayrıca, Kur’ân’da anlatılan bazı olaylarda, Allah Teâlâ’nın o
Reklam
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.