“Uykuya dalma, sanki bilinmeyen bir göl gibi,” dedi. “İnsan uzun süre su üzerinde süzülüyor sanki, sonra birden hiç beklenmedik anda görülmeyen bir şey sizi aşağılara çekiveriyor.
Savaş gibi sevgi de yordu beni, savunma yordu. En çok da savaş boyaları sürünmekten, babamı unutmayı denemekten -ondan geride kalan bir bakışın anısı yalnızca- yoruldum.
Tanrının bilinmeyen kızı olmaktan yorgunum. Uyuyarak arınmak istiyorum bunlardan; sabah uyandığımda özgür olmalıyım. Anısız, geçmişsiz; en ufak bir iz olmamalı bende.
Birden Tanrıyı düşündüm ve varlığını kanıtlamasını diledim o anda. İnsanın doğumla başlayan yaşam serüveninin aslında çözümsüz bir bilmece olduğunu ve yaratılışın anlaşılmaz olduğunu anladım;