1958, Ankara doğumlu. 1979'da A.İ.T.İ.A. Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. 1981 yılında, ABD'nin Utah Eyalet Üniversitesi'nden yüksek lisans diploması aldı. 1987-1988 öğretim yılında Fulbright Doktora Araştırma burslusu olarak ABD'nin Ohio Üniversitesi'nde doktora programına devam etti. 1991 yılında Can Dündar ile birlikte TRT 1'de yayınlanan 10 bölümlük "Demir Kırat" belgeselini ve yine Can Dündar'la Show Tv'de yayınlanan 10 bölümlük "12 Mart" belgeselini hazırladı. 1994'de Radyo-Televizyon Anabilim Dalında Doçentlik unvanını almaya hak kazandı. 1996 yılında İletişim Fakültesi'nden bir grup öğretim elemanı ve öğrenci ile birlikte hazırlanan "Çınarların Ruhu Ölümsüzdür" belgeselinin yönetmenliğini yaptı. Halen Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmakta.
Mustafa Kemal'e mektup, 19 Aralık 1922
Aziz kahramanım, reisim ve kardeşim
Hasretimin derecesini ifade edemem. Anadolu'da aylarca görüşemediğimiz zamanlar olmuştu. Ama kendimi bu kadar uzak ve istediğim zaman hemen sizi bulamaz görememiştim. Benim güzel paşam, bilmezsin bu anda ne kadar hasretim ve üzüntüm var. Ben sana hiç bu kadar silik ve rabıtasız yazmamıştım... Çok laubaliliğimi affet. Tekrar edeyim ki bu, hasretimin şiddetindendir. Neticeden memnun olacak mısın? Benim güzel şefim, sevgili kumandanım.
İsmet
Mustafa Kemal 'den mektup, 26 Aralık 1922
Mektubunu derin bir duygulanma ile okudum. Kalbimde akislerini duydukça ne kadar bahtiyar oluyorum. Aynı hasret yoğunluğuyla seni ne kadar göreceğim geldiğini bilmem tahmin edebilir misin? Parlak bir başarılı sonuçla şerefli dönüşünüzü düşünerek teselli bulmaktayım. Tavsif edemeyeceğim bir aşkla ve hasretle gözlerinden öperim, çok sevgili kardeşim İsmet...
Başkumandan Mustafa Kemal
Atatürk, İsmet Paşa çıkar çıkmaz yaverini çağırdı ve "Git arkadaşlara söyle," dedi, "bizde âdettir. Biri makamından ayrıldı mı, herkes ondan yüz çevirir, İsmet Paşa'ya eskisinden fazla saygı gösterecekler."
Yıllar sonra bir gezide yolunu kesen çocuk, "Buraya ne yüzle geliyorsun?" diye sıkıştı: "Sen bana şekeri beş liraya yedirmedin mi?"
İnönü buruk bir ifadeyle cevapladı: "Evet, ama seni babasız bırakmadım!.."
Halk Fırkası'nı kuran Mustafa Kemal'in büyük yetkilerle yeni bir padişaha dönüşmesinden endişe edenler vardı.
Beraber kurtardıkları ülkeyi beraber yönetmek istiyorlardı. Türkiye'nin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Kazım Paşa başkanlığında bu kaygılarla kuruldu. Parti, cumhuriyete bağlılığını adıyla belgelemesine rağmen "dini inançlara saygılı" olduğunu programında özellikle belirtecekti. Mustafa Kemal'in en yakın silah arkadaşları şimdi muhalif
cephede yer almıştı. Birisi hariç:
O tek isim, İsmet Paşa'ydı.
Demirkırat
Bu belgeselde beni çok etkileyen bir isimden de söz etmek istiyorum.
Elinde bütün imkanlar mevcutken askerin
ülkeyi gereği gibi yönetemeyeceğini anlayıp TC idaresini elinin tersiyle iten,
ihtilalden sonra derhal erken seçim yapılarak demokrasiyle yeniden bir hükümet kurulmasından ve askerin kışlalarına dönmesinden yana ısrarcı olan cuntacı TÜMGENERAL CEMAL MADANOĞLU..
Elbette cuntacılığın iyisi kötüsü olmaz ama gelmiş geçmiş bütün cuntacılar arasında, bence farklıydı.
Belgesele dahil olduğu her bölüm çok etkileyiciydi. Ama bir bölümden özellikle bahsedeceğim.
Şunu söyleyebilirim.Madanoğlu kendisini ve gerçekleştirdiği ihtilâli sürekli tenkit eden neredeyse tek askerdi. İhtilalden hemen sonra şöyle diyor kendi kendine: "Ne yapacağız yahu? Beş-on subayla koca devleti nasıl hâle yola sokacağız? Biz ne anlarız devlet idaresinden?"
Hemen ertesi gün, Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesine bağlı subaylarla birlikte bakanlar kurulunu oluşturmaya başlıyor. Madanoğlu son anda toplantıya dahil oluyor. "Askerlerle birlikte devletin idaresinde görev almayacağımıza dair yemin ettik" deyip orada bulunan bakanlık koltuklarına gözlerini dikmiş askerlere şöyle sesleniyor:
" Bre köftehorlar!! Sizin hanginiz maliyeden, hanginiz iktisattan, hanginiz ticaretten anlarsınız? Menderes de böyle yaptığı için bu duruma gelmedi mi?"
Osmanlı İmparatorluğu 1700 - 1922
İsteyen kendi önerisini de belirtebilir :)
Aralarında okumadığım, fakat listemde olan kitaplar da var. Ben Tarih bölümü 3.sınıf öğrencisiyim. Ana dalım ise Yakınçağ - Cumhuriyet dönemi. Dolayısıyla Atatürk ve Cumhuriyet dönemini anlatan kitaplara hayranlığım var :))
Demokrat Parti'nin iktidara gelişi ile başlayan ve 27 Mayıs 1960 darbesi ile son bulan bu kitap dönemin olaylarını çarpıcı bir gerçeklikle ortaya koymaktadır. Okurken düşünüp düşündükçe nasıl olur yaa? Diyeceğiniz bir eserdir...
Belgeselleri ile bilinse de izlemek yerine kitabı okumak daha harikulade bir katkı sağlayacaktır...
Normalde ben incelemeleri söyleşi şeklinde yorumlarım fakat bu kitabı direkt olduğu gibi bütünüyle yorumlayacağım.
Mehmet Ali Birand'ın liderliğiyle, Can Dündar ve Bülent Çaplı'nın yardımlarıyla hazırlanan müthiş bir başyapıt. Türkiye'nin 1940-1960 yıllarındaki siyasal ve içtimaî yaşamını bütünüyle bizlere sunuyor. Okurken aşırı
İsmet Paşa / Can Dündar ve Bülent Çaplı
Selam arkadaşlar,
Biyografi okumayı sever misiniz? Ben bayılırım. Şimdi sizlere Büyük bir keyifle okuduğum"İsmet Paşa"isimli kitaptan bahsedeceğim. Ciddi bir emekle hazırlanmış bir kitap. Can Dündar'ın zaten kalemi inanılmaz akıcı ondan fazla bahsetmeye gerek yok çünkü biliyorsunuz.
Kitabı