Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cuma Vural

Cuma VuralOsmanlı'dan Hikayeler yazarı
Yazar
Çevirmen
7.5/10
204 Kişi
734
Okunma
6
Beğeni
2.295
Görüntülenme

Cuma Vural Gönderileri

Cuma Vural kitaplarını, Cuma Vural sözleri ve alıntılarını, Cuma Vural yazarlarını, Cuma Vural yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Borçlu olarak at üstünde gitmektense, borçsuz olarak yürümek daha iyiydir."
Rodos adasında bir Konsolos Hıristiyan halkını devamlı hükümet aleyhine kışkırtırmış. Durumdan haberdar olan Kaptan-ı derya Çengeloğlu Tahir Paşa, konsolosu birkaç kez: “Size buranın havası pek yaramıyor,” diyerek kibarca uyarmış. Konsolos, bu uyarıları hiç dikkate almadığı gibi faaliyetini de kendi çapında sürdürmeye devam etmiş. Paşa bu duruma daha çok sinirlenerek Konsolos'un adadan ayrılmasına vesile olacak olan şu sözleri söylemiş: “Siz beni beş yüz beş kuruş zarar ettireceksiniz. Sizi vurup öldürmesi için önce beş yüz kuruşa bir köle alacağım. O seni öldürdükten sonra da beş kuruşa bir ip alıp köleyi asacağım.”
Sayfa 346 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Hak-hukuk bekçiliği zor iştir. Belki makama vefa getirmez amma, kalbe şifa verir.
Sayfa 335 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
18. yüzyılda Osmanlı ülkesine gelen Pere Jehammot isimli bir rahip, yazmış olduğu seyahatnamesinde hayvan hakları ile alakalı olarak: “Türkler, murdar saydıkları için hiçbir zaman evlerine sokmadıkları sokak köpeklerinin, açlıktan sıkıntı çekmelerine yahut telef olmalarına meydan vermemek üzere, hergün bu hayvanlara bir miktar et dağıtılması için vasiyetnamelerinde kasaplara bir miktar para tahsis ederler.” diye yazmıştır.
Sayfa 297 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
Ecdadımızda, “Ciğercilik” diye bir meslek vardı. Bu meslek erbabı olanlar, uzun bir sırığın ucuna taktıkları ciğerleri mahalle ve çarşılarda dolaştırırlardı. Yolda bu ciğerciye rastlayan hayırsever insanların ciğerleri satın alarak etraftaki aç kedi ve köpeklere dağıtıp sevap kazanmayı gaye edinmişlerdi.
Sayfa 295 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
Osmanlı Devleti'nin, 1521'de Belgrad'ı, 1522'de Rodos'u fethetmeleri ve 1526'da da Mohaç'ta büyük bir zafer kazanmalarının ardından Batı dünyasında büyük bir panik yaşanmış ve, çeşitli kentlerde toplanan Alman Meclisleri'nin Türklere karşı ordu toplayıp sefer düzenleyebilmek için “Türk Vergisi” adı altında yeni bir vergi konulmasını kararlaştırmışlardır.
Sayfa 261 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
1967 yılında Paris'te düzenlenen Dünya Yahudi Kongresi'nin zabıtları arasında bulunan bir belgedeki kayıtlara göre bir delege: “Evet bugün bağımsız bir devletimiz var ama mesut muyuz? Osmanlı'nın devrindeki gibi huzurlu muyuz? Samimiyetle ve hepinizin içinden geçenleri dile getirdiğime inanarak söylüyorum ki hayır! Bizim bu dünyada huzurlu ve emniyetli yaşamamız. Osmanlı'yı yeniden kurmaya bağlıdır!" diyerek bir gerçeği daha itiraf etmiştir.
Sayfa 254 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
1953–1955 yılları arasında İsrail Başbakanlığı'nı yürüten Moshe Sharett'in, İsrail askerlerinin yaptığı katliamlarla ilgili olarak tuttuğu özel günlüğünde: “İsrail devleti, dünyanın gözünde çağdaş toplumların geliştirip benimsediği temel hukuk kanunlarını tanımayan ve orman kanunlarına göre davranan bir devlet haline gelmiştir.” diye yazarak gerçek bir itirafta bulunmuştur.
Sayfa 252 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
Osmanlı Devleti'nin zirvelerde şahlandığı, akıncılarının Avrupa içlerinde at oynattığı bir dönemde kilisede bir papaz vaaz veriyordu: “Dünya hakimiyeti Türkler'e, cennet bize aittir.” Bu paylaşmaya aklı yatmayan cemaatten bazıları büyük bir ümitsizlik içinde: “Dünyada bizi yurtlarımızdan çıkaran Türkler hiç cennette bize yer bırakırlar mı?” demişler.
Sayfa 221 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
Osmanlı'nın son döneminde (1850) İstanbul'da uzun yıllar kalmış bir Batılı tarihçi olan M. A. Ubicini'nin şehirde yaşayan değişik milletlerin karakter yapılarını öğrendikten sonra, hatıralarında: “Bir kaide olarak, Ermeni'ye istediği paranın yarısını, Rum'a üçte birini, Yahudi'ye dörtte birini veriniz. Fakat bir Müslümanla alışveriş ettiğiniz zaman istediği fiyattan emin olunuz ve istediğini veriniz.” diye yazmıştır.
Sayfa 220 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
muazzam :d
Abartıcı bir kişi olarak tanınan hattat İzzet Efendi bir dostuna: “Dün gece sabaha kadar oturdum, bir Kur'an yazıp bitirdim,” demiş. Az sonra dostu söze girmiş: “Geçen Ramazan'da Kandilli'ye, bir iftar yemeğine gidiyordum. Boğaziçi'nde öyle bir fırtına çıktı ki… Dalgalar bindiğim kayığı sahildeki minarelerin şerefelerine kadar çıkardı. Kayık dalgalar arasında sallanırken iftar oldu, toplar atıldı. Ben de sigaramı kandillerden yakıp orucumu bozdum.” Mustafa İzzet Efendi bağırmış: “Yalan!” “Yalan ise, senin dün gece yazdığın Kur'an-ı Kerim çarpsın.”
Sayfa 218 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
Kanuni Sultan Süleyman’ın, bir meseleden dolayı dönemin şairi Baki’yi, “Baki bed, Nef-yi ebed Bursa’ya red” diyerek Bursa’ya sürgüne gönderdiğini ve Baki’nin de buna karşılık: “Öldünse ey Baki, Değildir cihan mülkü Süleyman’a baki. Buna çarkı felek derler. Ne sen baki, ne ben baki.” diyerek şairane bir şekilde cevap vermiştir.
Sayfa 215 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
1096 yılında Haçlıların Kudüs'e girerek 40.000 Müslümanı kılıçtan geçirdikten sonra Gödofroi dö Buygom'un Papa II. Urban' a yazdığı mektupta: “Kudüs'te bulunan bütün Müslümanları katlettik, malumunuz olsun ki, Süleyman Mabedi'nde atlarımızın diz kapaklarına kadar Müslüman kanına batmış olarak yürüyoruz.” diyerek kendi barbarlıklarını dünyaya belgelemişlerdir.
Sayfa 204 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
614 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.