1977 yılında İstanbul’da doğdu. 1996 yılında Günaydın gazetesinde, gazetecilik mesleğine başladı. Ardından sırasıyla Hürriyet ve Akşam gazetelerinde görev yaptı. 1999 yılından ATV Haber Merkezi’ne geçti. 2005 yılında Sabah gazetesinin Pazar ekinde üstü çizilmiş kişiler isimli polisiye köşenin yazarlığını yaptı. “Etiler Koğuşu” ve “Bir metropol hikayesi Burçin Bircan” isimli kitapların yazarlığını yaptı.
Spotlar altında parlayan bir yıldız olmanın hayallerini kuran Burçin, aslında amacına çok yaklaşmıştı. Ama düştüğü uyuşturucu batağı onu pırıltılı dünyaların basamakları yerine, bir çöp gibi bırakıldığı Kozlu Mezarlığı'na götürdü.
Ne kadar güçlü olmaya çalışırsa çalışsın, attığı tüm adımlarda büyük hayal kırıklığına uğruyordu. Birinin omzuna yaslanıp ağlamayı çok kadınsı bulduğu için içindekileri hep saklıyordu. Güçlü kadın oyununu oynuyordu. Aslında birisinin omzuna yaslanıp ağlamayı çok istiyordu ama gururu yüzünden yapamıyordu. Çünkü çevresindeki insanların onu kullanmaya başladığını anlamıştı. Her gece annesini ve babasını özlüyordu. Bir tek onların omuzunda ağlayabilirdi.
Acı bir hayat hikayesi. Burçin'in kendi kadar güzel olmayan kaderi. Daha yirmilerinde, genç ve hayat doluyken solmuş bir çiçek gibi. Tarihleriyle, tüm başından geçen leş olayları, uyuşturucunun ne kadar korkunç bir şey olduğunu kendi günlüğünden okuyup felakete gidişini adım adım görüyorsunuz. Hiçbir genç kızın yaşamamasını dilerim bu felaketleri. Yazık olmuş güzelliğine, hayallerine. Bir hayatın yok yere harcanmasının kitabı bu. Aynı gün başlayıp bitireceğiniz kadar dolu ve yoğun akıyor. Neden böyle oldu ki, niye be yavrum! diyorsunuz. Üzücü, ürkütücü gerçekle yüzyüze gelirken evladınız, öğrencileriniz ya da tanıdığınız gençler geliyor aklınıza. Okuyun, başka Burçin'leri kurtarmak için okuyun.
Ölümü ve bulunduğu yer beni çok etkilemişti. Bu kitabı bir uyuşturucu hakkında yazılan kitaptan görüp almak istemiştim. Uzun zaman stok bekledikten sonra kavuşmuştum kendisine. Ne yazık ki kitapta kızın hayatı fazla derin incelenmemiş de öylesine yazdık iste diyip bırakılmış gibiydi. Duygular derin değildi. Tabiki gerçekler ağır ama okurken o derinliği aradım.
Bu trajik yaşam öyküsünü hatırlamak, biraz sonbahar bir parçada kış. Tıpkı Burçin kızın ölümü gibi.. Her genç kızın ve her gencin okuması gereken bir kitap, bilmesi gereken bir hayat hikâyesi..