Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Erdoğan Çınar

Erdoğan ÇınarAleviliğin Gizli Tarihi yazarı
Yazar
7.8/10
55 Kişi
278
Okunma
31
Beğeni
6,8bin
Görüntülenme

Erdoğan Çınar Sözleri ve Alıntıları

Erdoğan Çınar sözleri ve alıntılarını, Erdoğan Çınar kitap alıntılarını, Erdoğan Çınar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyada her nesne değişir, sadece kötü insan değişmez.
Eşrefoğlu al haberi Bahçe bizim Gül bizdedir Şahı merdan kuluyuz Yetmiş iki dil bizdedir Erlik midir eri yormak Irak yoldan haber sormak Cennetteki ol dört ırmak
Reklam
Kuruluşundan o güne kadar Osmanlı Devleti varlığını Alevi zümrelerinden gördüğü himayeye borçluydu. Osmanlı, Alevilerin geniş desteği ve rehberliği ile küçük bir beylik iken kısa sürede ge­nişleyerek büyük bir devlete dönüşmüştü. Çelebi Mehmet, Alevi zümrelerini karşısına almaktan çekindi, politik bir manevra ile Şeyh Bedrettin’in katlini hazırlayan fetvayı Amasya’da bulunan Danişmend Ocağı’na bağlı Mevlane Haydar adında bir Alevi soylusuna onaylattı. “bir ulu Danişmend kişi, kınalı sakalını ilhamı ilahiye eğip, ‘Malı haramdır amma bunun kanı helaldir’ deyip halletti işi” Her ağacın kurdu kendi özünden olur. Şeyh Bedrettin 1420 yılında bir ihanet fetvası ile Serez çarşısında asılarak idam edildi.
Sayfa 213Kitabı okudu
Katre idim ummanlara karıştım, kaç bulandım, kaç duruldum kim bilir ?
Dört kitabın manasın okudum hasıl ettim. Işığa gelince gördüm Bir uzun hece imiş Yunus Emre
Hele biz iş bu yola, gelmedik riya ile Bu melametlik donunu bizimle giyen gelsin Gözüyle gördüğünü, örte eteğiyle Bu yol pek ince yoldur yüreği çarpan gelsin İş bu sözü edenden bize nişan gerektir Sözün özeti budur, canına kıyan gelsin Yunus Emre
Kalkedon YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhı’ndaki kadim izler şüphesiz çok daha fazla idi. Ancak Osmanlı Sultanı II. Mahmut, Alevi Bektaşi tekkelerini kapatarak 1834 yılında Hacı Bektaş Dergâhı’na bir Nakşibendî şeyhi atadı. Nakşibendî şeyhi ilk olarak dergâhın içine bir cami inşa etti ve dergâhın geçmişi ile ilgili izlerini yok etti. Hacı Bektaş-ı Velinin yattığı Pir Evi’nin kitabesi, bu dönemde yerinden sökülerek ortadan kaldırılmış olmalıdır. Pir Evi’nin girişindeki revakta, sağda ve solda altışar adet olmak üzere on iki Veli’nin mezarları vardır. Bu mezarların bir kısmının mezar taşları kayıptır. Pir Evi’nin merkezini oluşturan Kırklar Meydanı’nın Doğusu’nda “Horasan Pirleri” olarak anılan zatların mezarları vardır. Bu mezarların tamamı isimsizdir. Kırklar Meydanı’nın Batı tarafında yer alan “Çelebi”lerin mezarlarında da hiçbir kitabe bulunmamaktadır.
Demirin üstünde karınca izi, karanlık gecede görsünde gelsin Pir Sultan Abdal
Pir Sultan’a Hakk yardım etmez mi? Erenler bağında bülbül ötmez mi? Gayrı çektiğimiz yetmez mi? Kalkalım bakalım nic’olursa olsun Pir Sultan Abdal
Sayfa 57 - Kalkedon YayınlarıKitabı okudu
Önümüzde bir derya, gözlerimizde kalın bir perde var. Gözümüzün perdesi ummana dalmamıza engeldir.
Sayfa 25 - Kalkedon YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Alçağa indir özünü Turaba çevir yüzünü Pişir de söyle sözünü Arasında ham bulunur Hatayi
Kalkedon YayınlarıKitabı okudu
Bu ülkenin yangını da sürgünü de vurgunu da hiç bitmez. Zulüm yorulur da zalim yorulmaz çünkü. Çünkü bu topraklar baş eğmeyi hiç bilmez.
Eski Ahit ’te Musa’nın Yaradan’a verdiği isim YHVH sessiz harfleri ile kayda geçmişti. Teologlara göre bu harfler Musa’nın ilk defa karşılaştığı Yaradan’a kim olduğunu sorması üzerine Yaradan’ın verdiği “Ben, ben olanım” karşılığının İbrani dilindeki baş harfleridir. Bu sessiz harflerden meydana gelen bu akrostiş kelime “Yahova” olarak telaffuz edilir.
Anadolu’da Alevi ocaklarının tarihi Hitit-Luvi çağında ‘Kadın Ana’ya (Ma) adanmış dergâh devletlerle başladı. Bu dergâh devletlerde kutsal ayinlerin yapıldığı yere “Kadın Ana’nın evi” denilirdi (Ma-beth) Luvi dilinde, Ma: Kadın ana, Beth: Ev, demektir. Bu sözcük, -Mabeth- zaman içinde ‘Mabet’e dönüşmüştür. Eski Çağ’da ‘Ma-beth’lerde yaşayan ve tüm yaşamlarını ‘Mabeth’lere adamış ruhanilerin, ‘Mabeth’le olan aidiyet bağını vurgulayan bir isimle adlandırılmış olmaları yadsınamaz bir ihtimaldir. Alevi ocaklarının köklerini Arap çöllerine taşımakta mahir olan yarım aydınların sırtlarını dayadıkları, ‘Ehli beyt’ sözcüğünün ‘ev ehli’ya da ‘ev halkından olan’ anlamına geldiği herkesçe bilinir. Ancak o çok tekrarlandığı için herkesçe doğru olarak kabul edilen çok yaygın ve çok yanlış bilginin aksine bu tanımlama içindeki ‘ev’ Hz.Ali’nin evi değildir.
Kapalı bir toplum olarak yaşayan Aleviler, kendilerinin ışık insanı olduklarını biliyorlar, ancak dışarıdaki insanlara Hz. Ali’ye ve Ehlibeyte bağlıyız diyorlardı. Böylece mümkün olabildiği kadar fundamental bağnazlıklardan korunuyorlardı.
829 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.