Ortaokula başlayacağım seneydi. Binamızın yan girişinde bir kitapçı dükkanı vardı. Vitrinde görmüştüm lise defterleri kitabını. Ortaokulu nasılsa göreceğim bir de liseyi öğreneyim dedim. Lisenin ne olduğunu anlatan bir kitap zannettim. Fiyatını sordum baya pahalıydı. Bir çocuğa göre pahalıydı elbette.
Kitapçımız adını unuttuğum falancı amca dükkana yardımcı ol sana bir şeyler veririm dedi. Bende bayıldım tabi sokaklarda boş boş oynayacağına kitaplara dokunacaktım ne güzel. O gün 2 saat raf silip kitap dizdik beraber. Ertesi gün yine aynı. 3. Gün silinecek raf dizilecek kitap kalmayınca falancı amca bana onca emeğimin karşılığında 1 kursun kalemle 1 silgi uzatıverdi. Yıkılmıştım. İstediğin kitabi seç al senin olsun diyecek zannetmiştim. Kalemle silgisini orada bırakıp lise defterleri kitabını alıp evime döndüm. Ertesi gün babama kitap çaldı diye şikayet edildim. Babam kitabın ücretini ödeyip beni de bir güzel pataklamıştı. Hem izinsiz kitapçıda çalıştığım için hem de kitap çaldığım için. Ben aslında emeğimin karşılığını almıştım. Ama adım hırsıza çıkmıştı kitap hırsızı.
Kitap liseden bahsetmiyordu. Liseyi becerip de bitiremeyen bir kızdan bahsediyordu. Kötü bir aile ortamı, tembel huysuz bir kız. Bana çok uzak bir yaşamdı ama çok sevdim hala arada çıkarır okurum hırsızlığımın anısına. Seneler sonra serinin diğer kitaplarını da aldım ama hiçbirinin okuması çaldığım kitap kadar zevkli değildi.
Varsa tanıdığınız kitapçı çalışmaya gelebilirim ve sonunda istediğim kitabı çalar giderim.