“İbrahim Refik” müstear ismiyle yazılarını kaleme alan İbrahim Atay, 1961 yılında
Manisa’nın Gördes ilçesinde doğdu.
İlk ve orta öğrenimini Gördes ve Manisa’da tamamladı.
1982 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi İşletme bölümünü bitiren yazar, iş hayatına özel bir eğitim kuruluşunda yöneticilik yaparak başladı.
Daha sonra yazılı basında görev alan yazar, 1985-2001
yılları arasında ilim kültür dergisi Sızıntı’nın Yazı İşleri Müdürlüğü yaptı.
Bu görevini takiben radyo yöneticiliği, radyo ve televizyon programcığı,
reklam metin yazarlığı ve yayın danışmanlığı yaptı.
Bu arada muhtelif dergi ve gazetelerde birçok deneme ve araştırma yazıları kaleme alan yazar, yurtiçi ve yurtdışında 1000’e yakın konferans ve seminerler verdi.
Halen kalemle kelam arası yolculuğunu sürdüren yazar, yazı çalışmaları ve
konferanslarına devam etmektedir.
Sızıntı, Yeni Ümit, Tarih ve Medeniyet, Aksiyon dergileri ile Zaman Gazetesinde yayınlanmış birçok deneme ve araştırmaları bulunan yazarın Osmanlı tarihi, yakın tarih, biyografi, hâtırat, medya ve kişisel gelişim sahalarında yayınlanmış 40 kitabı bulunmaktadır.
"Hayattan ne istediğine karar ver, kalk ve başarana kadar asla vazgeçme! Dayan ve üstele; bu acı, adım adım, senin iyiliğine dönüşecektir! diyen Romalı Şair Ovid ne güzel söylemiş."
Tarih Şuuruna Doğru 3 Ahmet Hamdi Tanpınar: “En büyük meselemiz budur; mazi
ile nerede ve nasıl bağlanacagız, hepimiz bir şuur ve benlik buh—
ranının çocuklarıyız...” diyor. Tanpınar'ın önemle vurguladığı bu
mazi ile bağlanma, buluşma noktası ve şekli gerçekten önemli. ;. Çünkü iyi konumlandırılmamış bir nokta tesbiti, birçok tehlike
taşıyor. _
Bu buluşma
"Tarih kitabı okumak istiyorum ama sıkılıyorum. Hiç sıkılmadan hep bi sonraki sayfayı çevirmek isteyeceğim bir tarih kitabı yok mu?" diye soran arkadaşlara direk tavsiyem İbrahim Refik'in bu ve diğer kitaplarını tereddütsüz alıp okusunlar..
Beğenileceğinin garantisini verirken bunun denemesini yaptığım için gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum.. Şöyle ki:
Polis okulunda okurken sınıfça (30 kişi) kitap okuma yarışı yapardık. 3 aylık okuma maratonu sonrası en çok okuyanlara aramizda hediye alırdık. O sıralar Ibrahim Refik'in 3-4 kitabı vardı yanımda. Normalde kitaplarımı kimseye vermem ama yanıbaşimda oturan arkadaşın ısrarına dayanamadım ve okuma şartlarımı sıraladıktan sonra emanet ettim. Aynı gün bitirip geri verdi ve diğerini aldı.. Bu arkadaştaki beğeniyi görenler de istemeye başladılar ve böylece tüm sınıf benim bu kitapları büyük beğenilerle okudular. Hiç kötü bir yorum almadım tarih sevmeyen arkadaşlar bile kolaylıkla okudular.
Bu da diğerlerinden farksız oldu, diğer kitaplarimi okurken günde 15-20 sayfa okuyarak tadını çıkara çıkara okuduğum bir kitap oldu kendisi..
Ecdadına söven arkadaşlar özellikle okusalar, hayvan haklarına, insan haklarına, komşu haklarına ne kadar saygılı; 1500lü yıllarda bile deniz kirliliğini önlemek için bütçe ayıracak kadar çevreci; köylerde olup hukuki anlaşmazliklari için şehre gidecek imkanı olmayanlar için seyyar kadılar görevlendirip köy köy dolaştıracak kadar hukuka önem veren, adaleti tesis eden koca bir devletin bu topraklarda hüküm sürdüğünü görecekler. Kesinlikle tavsiye ederim.
"Çınar" İlay-ı Kelimetullah'ın temsilcisi ve bayraktarı Osmanlı Devleti'nin sembolüdür. Çınar Ağacı yücelik ve sonsuzluğun sembolüdür. Osman Gazi'nin rüyasında kendisine muştulanan devlettir Çınar.
Kitap Osmanlı Devri'nin günlük yaşamının inceliklerini anlatıyor. Öyle hayran kalıyorsunuz ki "ahh keşke o zamanlarda yaşasaydım.." diyorsunuz. Bu kitabı ilk defa 2011 yılında okuldaki kitap okuma yarışması için okumuştum. O kadar beğenmiştim ki yıllar içerisinde tekrar okudum. Ve sene 2018 oldu ben üçüncü defa okudum. Artık siz düşünün ne kadar etkileyici olduğu konusunda.
Tarih kokan kitapları seviyorsanız, boş kalmamak için, süreklilik arz etmeden ve sizi yormadan okuyacağınız bir kitap arkadaşlar... okursanız öğreneceğiniz şeyler var okumazsanız büyük kayıp değil :)