Çevresi geniş olan Amerikalı bir arkadaşımın bundan birkaç sene önce lüks bir düğünü oldu. Amerikalı damat kabul töreninde Rothschild baronesinin yanına oturdu. Barones ona gelinden özel bir isteğinin olup olmadığını sordu, o da, eşinin, kendisine söylemesi koşuluyla, istediği her şeyi yapabileceğini söyledi. Barones biraz şaşırarak şöyle yanıtladı: "Canım, ben baronla evlendiğimde, ona, bana asla söylememesi koşuluyla istediği her şeyi yapabileceğini söylemiştim."
Jerome Neu eseriyle, duygu alanında yüklü bir bilgi hazinesi sunuyor. Sevmekten, öfkeden, psikanalizden, Marksizmden ve daha bir çoğundan alıntıları ve kendi düşüncelerini harmanlamış olduğu araştırma makaleleriyle, bizleri duygulanımın nasıl bir şey olduğu, nasıl olması gerektiği, nasıl olacağını öğretiyor.
Jerome Neu kendini aşmış ve psikoloji (psikanalitik) merkezde olmak üzere disiplinler arası bir çalışmaya imza atmıştır. Bütün duygularımızın temelinde ki buna saplantılar, sapınçlar, fobiler de dahil inşa edilmiş bir bilinçaltı bulubmaktadır. Bu varlıklar aleminde ağlamayı bir duygu fenomeni haline getirmiş insanın fiilini entellektüel bir hale kolaylıkla getirebilir. İnsan çok derin bir varlıktır eserde buna şahit oluyoruz. Eserin benim açımdan tek kusuru; psikanalizi (şahıs belirtecek olursak da Freud'u) merkeze konumlandırması ve tartışmaların bu eksende yapılmasıdır. Kitap psikolojiye özellikle de psikanaliz yaklaşımın terminolojisine aşinalık gerektirmektedir.