Anımsamadığı bir geçmiş, üzerinde düşünemediği bir gelecek arasında sonsuz bir şimdiki zaman zindanına sıkışmış olarak kaygılardan tümüyle uzakta dingin bir yaşam sürüyor.
Daniel daha da ilham veren bir fikrin örneğidir: Hepimizin içinde uyuyan olağanüstü yetenekler olduğu örneğinin. Tabii ki, bunları uyandırmaya uğraşırsak.
Bilim insanlar insan beyninin 10 (üzeri 8432) bilgi parçası depolayabileceğini hesaplamışlardı. Buna karşılık gözlemlenen tüm evrende yaklaşık 10 (üzeri 78) atom bulunuyor.
Çok Ufuk açıcı. Eğer gerçek hayata uygulayacak disiplin ve motivasyonunuz varsa kitaptan öğrenebileceğiniz ve öğrendiklerimize hayatta tecrübe edebileceğiniz inanılmaz şeyler var. Kitap bana çok şey kattı.
Özellikle yazarın en başta nasıl sıradan ve ortalama hafızalı bir gazeteci olup en sonunda böyle bir başarı ile bitirmesi serüvenini. İnanılmaz.
1956 yılında Harvard psikoloğu George Miller'ın yayımladığı makale bellek araştırmaları tarihinde klasikleşecekti. Unutulmaz bir giriş kısmıyla başlıyordu:
Benim sorunum bir tamsayının bana yaptığı baskıdır. Yedi yıldır bu sayı beni takip ediyor, en özel verilerimin arasına giriyor ve en yaygınlıkla okunan dergilerin sayfalarından bana saldırıyor. Bu sayı bazen büyüyüp bazen küçülerek çeşitli maskeler kullanıyor ama asla tanınmayacak kadar değişmiyor. Bu sayının beni taciz eden ısrarı rastlantısal bir kaza olmanın çok ötesinde. Ünlü bir senatörden alıntı yaparsak, ardında bir entrika var, görünümünü yöneten bir düzen var. Ya bu rakamda bir olağanüstülük var ya da ben izlenme sanrılarına kapılıyorum.
Maalesef ki, tanıtımının yanında içeriğiyle çok sönük kalan bir kitap daha. Birtakım problemlere yönelik vaat ettiği çözümlere değinmek, çok daha işlevsel bir hafızaya sahip olmak için yöntemler sunmak yerine; Amerika'daki bana göre lüzumsuz bir yarışmayı araştıran, bunun büyüsüne kapılan ve yarışmada yer almak için çabalayan sıradan bir gazetecinin serüvenine şahit oluyoruz.