Dünyayı çerçevelerken, kurulmuş imgemize neyi ekleyip neyi dışarda bırakacağımızı biz seçeriz. Bu anlamda çerçevelemeyi öznel bir süreç olarak görebiliriz.
Derrida fark konusunda farklı bir yaklaşım üstlenir; farkın katıksız homojen bir kökene oranla kusurlu olandan hareketle ortaya çıktığını düşünmez, onun yerine farkı tam da başladığımız yer olarak görür.