Ankara Üniversitesi emekli hocalarından Marksist iktisatçıdır.
Yaşamı
Türkiye’nin yetiştirdiği önemli akademisyenlerden biri olan Marksist iktisatçı Korkut Boratav 1935'te Konya'da doğdu. 1959 yılındaAnkara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1960 yılında tamamladığı Maliye Teorisi yüksek lisans eğitimi sonunda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne asistan olarak girdi. 1964'te, aynı fakültede, "iktisat doktorası"nı tamamladı. 1964-66'da Cambridge Üniversitesi'nde araştırmalar yaptı. 1972'de doçent oldu. 1974'te Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi'nde danışmanlık yaptı. 1980'de Ankara Üniversitesi Senato'sunca profesörlüğe yükseltildi. 1983'te Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nca 1402 sayılı yasaya göre Üniversitedeki görevine son verildi. 1984-1986'da Zimbabwe Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaptı. Danıştay kararıyla yeniden Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne dönen Boratav, bu okuldan 2002'de emekli oldu.
Boratav 1997 yılında TÜBA Hizmet Ödülü almıştır.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ile Tarih Vakfı, Korkut Boratav’a sevgi ve saygılarını sunmak üzere 14 Aralık 2005 tarihinde “70. Yaşında Korkut Boratav’a Saygı” toplantısı düzenledi.
Boratav'ın araştırma alanları: Uluslararası İktisat, İktisat Politikası, Gelişme İktisadı, Türkiye Ekonomisi'dir. Bir dönem Cumhuriyet Gazetesi'nde iktisat yazıları yazan Boratav, gazetenin diğer yazarlarından iktisatçı İzzettin Önder'in Tüpraş özelleştirmesine dair yazdığı bir yazının yayınlanmaması üzerine gazeteyi protesto ederek yazılarına son vermiştir. Halen soL gazetesinde her pazar günü yazıları yayınlanmaktadır. Praksis dergisi Danışma Kurulu üyesidir.
Halkbilimci Pertev Naili Boratav'ın oğlu olan Korkut Boratav, üç çocuk babasıdır.
“Sanayileşmiş dünyada yoksulluk, vücudu yavaş yavaş tüketen kronik bir hastalık gibidir. Büyük kentlerin yoksul semtlerinde insanlar olduklarından yaşlı görünürler. Yaşınız ne olursa olsun, yoksulsanız zaman hızlanır; organlarınız daha çabuk eskir. Sosyal sınıfları insanların bedeninden okuyabilirsiniz.”
“ Ülkemiz burjuvazisinin büyük bir bölümü için devlet aygıtı,
kolay yoldan kazanç edinmenin aracı olmaktan ve çalışan sınıfların aşırı politize olmalarını,
ölçüsüz taleplerini frenlemekten başka bir işlev içermemiştir. “
Murat Sevinç hocamızdan Mülkiye ve Sosyal Bilimciler üzerine ama tüm tercih yapacak hatta halen öğrenci olan arkadaşlar için de çok yararlı bir yazı lütfen okuyun yakınlarınızla da paylaşın aslında bu sadece öğrencileri değil herkesi ilgilendiren bir konu çünkü alacağımız maaş ve oturacağımız koltuktan çok kamuya yararlı vatandaşlar olmak için eğitim kurumları vardır ne kadar toplum tam aksine yönlendirse de Mülkiye ilk amacı halen yararlı vatandaşlar yetiştirmek olan bir okul olarak varlığını sürdürmektedir. Zaten hocam çok güzel anlatmış ben uzatmıyim buyrun.
diken.com.tr/sosyal-bilimler...
İlber Ortaylı .... ve nicelerinin izlerini taşıyan kütüphanesindeki çoğu kitabında
Mahir Çayan dan izler barındıran hayatımın en değerli yıllarını ve kendimi bulmamı sağlayan 'her şeyi yaşayıp hiçbir şeyin farkında olmamaktansa, hiçbir şey yaşamayıp her şeyin farkında olmayı seçenlerin okulu'
Mekteb-i Mülkiye-i Şahane
“Ekonominin çökmesi değil, durgunlaşarak çürümesini yaşıyoruz. Çürüme ve dağılma diye de bir süreç var. Uzun sürerse doğal hal budur diye; en kötüsü afyon gibi alışırsınız, hayat budur diye.”
20. yüzyıl Türkiye ekonomisini büyüme ve bölüşüm ilişkileri açısından anlatan harika bir kitap. Korkut hoca tablolarla detaylandırdığı kitabıyla alan dışı okuyanların da kolaylıkla anlayabileceği bir kitap yazmış.
Bu kitabı bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine almıştım.Bana dilinin çok karmaşık olmadığını söylemişti ve kitabın başında da bu konuları bilmeyen bir insanın bile anlayacağı şekilde yazmaya çalıştık gibi bir şey okumuştum . Bu anlamda baktığımda dilin çok da yalın olduğunu söylemem.Bilgisi olmayan bir insanın anlaması çok da kolay sayılmaz bence ve sıkıcı gelebilir.Kitap hakkında duyduğum bir diğer şeyde çok yanlı olduğuydu . Ancak bu düşünceye kesinlikle katılmadığımı belirtmek isterim.Her kitaba yazar illaki kendinden bir şeyler bırakır kabul.Kitap da yazarının dokunuşunu taşımaktan öte bariz bir yanlılık yok.Bir yerden başlamam lazım bu tip kitaplara diyorsanız başlamak için ideal bir kitap değil,ancak ilerideki zamanlarda okuduğunuzda çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim.
TÜRKİYE'NİN FAŞİZMLERİ VE AKP
İncelemenin asıl bölümüne geçmeden önce kitaptaki bölüm başlıklarını burada ayrıca belirteyim:
Bölüm I Türkiye'nin Faşizmleri
Bölüm II AKP'nin Faşizmleri
Bölüm III Sol Siyaset ve Halk Muhalefeti
Bölüm IV İnsanlar
Bölüm V Ülkeler: Reel Sosyalizmler ve Çin
Bölüm VI