Luan Starova 1941'de Arnavutluk'ta, Ohrid Gölü'nün güney yakasındaki Pogradec/Pogradeci kentinde doğdu. 1945'ten beri Makedonya'da yaşıyor. Babaannesi Türk. Babası Kait Starova Türkiye'nin ilk başbakanlarından (22 Kasım-Mart 1925) liberal eğilimli Fethi Okyar'ın kuzeni. Üsküp Üniversitesi'nde karşılaştırmalı Fransız edebiyatı profesörü olan Starova halen Makedonya'nın Fransa büyükelçisi. Evli ve üç çocuklu. Altı yabancı dil biliyor. Keçiler Dönemi Fransa'da 1997 yılının En İyi Yabancı Roman Ödülü'nü kazandı. Başlıca romanları: Babamın Kitapları, Tanrı Tanımazlık Müzesi, İlkbaharın Sınırları. Bir de Kartaca Şiirleri adlı yayımlanmış bir şiir kitabı var.
“Kitaplarına bir ömür vermiş olanlar iki kez ölürler sanki. Kitaplıkları çoğu zaman onlardan sonra ölür”
Marcel Proust / Sayfa 62
Selam️Luan Starova “Babamın Kitapları”.
Arka kapak yazısından çok farklı bir şey söylemeyeceğim aslında. “Keçiler Dönemi” eserini de Nisan ayında okuyup paylaştığım yazar, bu defa kaybettiği babasının ardından, onun kitaplarıyla duygusal bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk aynı zamanda babasının hayatını kitaplar üzerinden adım adım geri yürümek, bi nevi kayıp zamanının peşine düşmek gibi. Fonda yine Stalinizmin Balkanlar üzerindeki etkisi, Lenin, komünizm, çok dilli ve çok dinli topraklarda göçebeliğin getirdikleri var.
Okurken Starova babasına veda etmekte zorlanırken, ben de yine annemin günlüklerini hatırladım. Geride kalan için her yadigar hüzün. Tür olarak “anlatı” olmasından ötürü, kurmaca hikâyelerden uzak; gerçeklik, sizi kendi kayıplarınıza götürüyor. Saygılarımla
‘ ‘Cehennem var mıdır?’
‘Evet bir cehennem vardır!’
‘Nerededir bu?’
‘İnsanın umudunu yitirdiği yerde’ ‘
.
Öyle tanıdık bir eser okudum ki. Dili tanıdık, toprağı tanıdık, insanı tanıdık. Arnavut yazar Luan Arif Starova bizi Yugoslavya’ya götürüyor. Bir kalenin eteğinde sosyalizmi tanımaya, göçtükleri yerin sistemini anlamlandırmaya çalışan bir aileye.
Osmanlı’nın merkezi İstanbul’da hukuk eğitimi almış bir baba, bedeni ve ruhuyla ayakta kalmaya çalışan bir anne, onların hayatta kalabilecek kadar şanslı çocukları.
Güç bela geçiniyor onlar. Sonra bir gün keçileriyle meydana toplanan çobanları görüyorlar.
Çok fazlalar. Sistemi rahatsız edecek kadar fazlalar!
Keçiler bereketlendiriyor haneleri, çocukların yüzleri gülüyor ama yüzü gülmeyenler de var: Baştakiler.
Çünkü keçiler makinelerden uzaklaştırıyor insanları.
Toprağa bağlanan insan unutuyor ‘sıcak savaş neymiş soğuk savaş neymiş’, umursamıyorlar.
Hedef seçiliyor, on ikiden vurulabilir mi özgürlük? Günahlar yığılabilir mi ak pak keçilerin üstüne?
.
Starova sistem eleştirisi yapıyor evet ama yarası hep biraz açık olan Balkanları anlatıyor en çok.
Bölüp bölüp yönetilen, bir araya getirmek istendikçe ufalanan Balkanları. Şöyle ciğerimin sol köşesine kor bırakıyor.
Çok etkilenerek okudum ben Keçiler Dönemi’ni. Lütfen siz de bir bakın, okuyun…
.
Yazarın ‘Babamın Kitapları’ adlı eserini de en yakın zamanda edinmek istiyorum.
.
Orhan Suda çevirisi (Fransızca’dan), Ömer Faruk Yıldız kapak tasarımıyla..
Luan Starova’yı ilk kez bu kitapla tanımış oldum. Yazarın babasının Türkiye’nin ilk başbakanlarından ve üstelik Fethi Okyar’ın da kuzeni olduğu bilgisi beni epey şaşırttı doğrusu. Bu kitap yazarın Balkan Efsanesi olarak adlandırılan yapıtının bir kitabıymış. Kitap 1997 yılında Fransa’da en iyi yabancı kitap ödülünü almış. Yazar bu efsanelerde 20.