M. Ertuğrul Düzdağ

M. Ertuğrul DüzdağÜstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 1 author
Author
Compiler
Translator
9.5/10
676 People
2,972
Reads
136
Likes
8.7k
Views

M. Ertuğrul Düzdağ Posts

You can find M. Ertuğrul Düzdağ books, M. Ertuğrul Düzdağ quotes and quotes, M. Ertuğrul Düzdağ authors, M. Ertuğrul Düzdağ reviews and reviews on 1000Kitap.
ADNAN MENDERES'E DAİR BİR HATIRA...
Atıf Benderlioğlu Adnan Menderes'le ilgili şu hatırasını da bize anlattı: - "Bir Kadir gecesi İstanbul'da bulunuyoruz... Adnan Bey bizi iftar için Park Otel'e davet etti. İftarı orada yaptık. Adnan Bey, daha önce, bana, Fatin Rüşdü Zorlu'ya ve Hasan Polatkan'a "Bu gece bir yere söz vermeyin, sizi bir yere götüreceğim." demişti. Onlar da akşamdan sonra otele geldiler... Menderes bizi arabasına aldı, götürüyor; nereye gittiğimizi de söylemiyor... Derken Fatih Camii'ne geldik. Cami dolmuş, avlu dolmuş, cemaat dışarı taşmış. Teravih kılınmış, millet vaaz dinliyor. merhum dedi ki: "Arkadaşlar, bu millet, bu mübarek ve mukaddes geceyi nerede ve ne şekilde geçirir, ihya eder görün diye sizi buraya getirdim. Bu manzara milletin ruhunun aynasıdır. Yağmur da, kar da, tipi de yağsa, bu gördüğünüz halk böyle mıhlanıp kalır. İmânı onu Allah'ın huzurunda perçinlemiştir. Bu millet budur... Hicranım nedir arkadaşlar, biliyor musunuz? Bu kalabalığın içine girememektir. Böyle arabanın içinden seyretmek çok acıdır. Bizler milletten kopmuşuz, onun kalbine girememişiz. kafesteki kuş gibi çırpınıyoruz, bizim hâlimiz budur." Menderes bunları söyler, biz de öyle hicran, aşk ve şevk içinde hayretle bakarken, halk farkına vardı. "Menderes!" diye bir feryat koptu... Baktık ki, camii içi bile boşalacak. Binler arılar gibi geliyorlar. Arabanın içinde ezileceğiz; hemen şoföre "yavaş yavaş çekilelim" dedi, çekildik...
Sayfa 284 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Mustafa Runyun Bey-, Adnan Menderes'e Dair Bir Hatıra, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
CENABET GÜÇ, BAYAR ve 5816...
Bayar, o kanunun (5816) görüşüldüğü günlerde, üç kere Meclise gelmiş; parti gurubunda (Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla) konuşmuş ve dördüncü oylama için, çok hiddetli ve ağır bir lisân ile şunları söylemişti: "Eğer bu kanun, bugün de çıkmazsa, ben eşkıya olarak dağlara çıkacağım, komiteci olacağım, bu partini aleyhine isyan edeceğim... " Bayar'ın bu konuşması üzerine merhum Menderes şöyle demiş: "Bu iş galiba çok büyüyecek; bunu körükleyenler körüklüyor. Matbuat denen cenabet güç, galiba beni hayatımdan edecek..."
Sayfa 283 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Mustafa Runyun Bey-, Celal Bayar'ın Rolü, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
DEMOKRAT PARTİ ve 5816....
Mustafa Runyun: (Demokrat parti Konya Milletvekili, 1960 darbesinden sonra Yassıada'da) Arkadaşlarla oturmuş konuşuyorduk: - "Yâhu bizi Atatürk düşmanlığıyla itham ediyorlar. Atatürk'ü koruma kanunu'nu çıkaran biz değil miyiz? Biz nasıl düşman sayılırız; nasıl böyle bir gerekçe ile muhakeme olunuruz?" Bunun üzerine dayanamayıp şunları söyledim: - "Yâhu arkadaşlar, işte bizim başımıza gelenler zaten o yüzden geldi ya! Hâlâ neden oldu diye konuşuyoruz... Eğer, bir de Allah'a ve Resûlullah'a dil uzatılmasını, dine, mukaddesata sövülmesini yasaklayan bir kanun çıkarabilseydik, bunlar başımıza gelmezdi... İlâhî adalet tecelli ediyor. Biz daha büyük cezalara müstehakız..."
Sayfa 282 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Mustafa Runyun Bey-, Mustafa Runyun Hapiste, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
HÂKİMİYET DEĞİL; MAHKÛMİYET, ESARET TÜRK MİLLETİNE ÂİTTİR!..
Konya'da bulunduğum 1930-39 yılları zarfında, amcam merhum, Pirî Paşa Camii'nde vaaz ederdi. Fakat o zamanlar bütün hocalar, vaazlarda ne söyleyeceklerini, önceden yazılı olarak müftülüğe vermek zorundaydılar. Amcam bu duruma üzülür, hiddetlenir hüzünlenir, şöyle konuşurdu: - "Hâkimiyet kayıtsız şartsız Türk milletinin mi? hayır öyle değil! Aslında, esaret, kayıtsız şartsız Türk milletine has ve âittir! Hâlin en açık ve ne gerçek ifâdesi budur. Hâkimiyet değil, mahkûmiyet, mağlubiyet, esaret, kayıtsız şartsız Türk milletine âit ve hastır. Başka milletlerin başına böyle bir çember geçirilemez, patlar... Fakat, Türk milleti kuzudur, çeker..."
Sayfa 276 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Mustafa Runyun Bey-, Yazılı Hutbeler, Vaazlar, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
YURTTA HARP, CİHANDA SULH...
Dedem: "Yurtta sulh, cihanda sulh, deniyor. Aslında cihanda sulh var, ama yurtta harp yapılıyor. Cihanla harbe girecek hâlimiz yok da, birbirimizle uğraşıyoruz..." Babam şöyle mukabele etmişti : "Bu hâdiselerden sonra asılanların, idam edilenlerin sayısı, zannedersem İstiklâl Harbi'ndeki kayıplarımızdan fazla olacak. Yalnız Konya ve civarında asılanların sayısı beş yüzü geçerse, varın siz hesap edin... Kel Aliler, Kılıç Aliler, salih Bozoklar, birer Haccâc-ı Zâlim oldular... İstiklâl Mahkemesi'nin başkanı Kel Ali... Kel Ali mahkemeyi ne bilir, hukukçu mu?"
Sayfa 275 - 276 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Mustafa Runyun Bey-, Sulukahvedeki Şarhoşlar, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
VALLÂHU MUTİMMU NÛRİHÎ...
Amcam Gülerek söze başladı: (...) Benim bilidiği âyetleri, sen de biliyorsun yâhu! "Vallâhu mutimmu nûrihî", değil mi? Nasipsizler, münkirler, dinsizler, imânsızlar, Allah'ın nuru olan İslâm'ı söndürmeye çalışırlar; fakat Allah, onların isteklerinin hilâfına olarak, nurunu tamamlayacaktır ve tamamlıyor...
Sayfa 259 - 250 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Hicret-, Amcam İmam-Hatiplilerden Çok Ümitliydi, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"ZEM ZEM!": "DUR DUR!"
- "(...) Hacer annemiz, bakıyor ki, İsmail'in olduğu yerin üzerinde kuşlar var... Eyvah oğluma zara verecekler, diye koşarak geliyor, bir de ne görsün: İsmail'in ayaklarının altından çıkan ince bir pınar kumların arasında ışıldayıp kaynamakta... Aman diyor, bu su akıp, kaybolup gitmesin! "Zem zem!" diyor. Yâni "Dur dur!" Peygamber Efendimiz bir Hadîs-i Şerif'inde buyurmuştur ki: - "Eğer Hacer annemiz, suya "zem zem!" demeseydi, ırmak olup akacak idi."
Sayfa 256 - 250 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Hicret-, Zemzem'in Çıkışı, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
HAC ve UMRE YASAKLANMIŞTI...
- "(...) Peder o sırada elli yaşını geçmişti. Hicaz'a ilk defa geliyordu. Çünkü o yıllarda hac ve umre, Müslüman Türk'e devlet eliyle yasaklanmıştı... Hac unutturulmuş, Türk'ün hacca ve umreye gidebilmesi hayâl olmuştu. Türkiye'den hacca tâ 1947 yılına kadar resmen izin ve pasaport alarak hiç kimse gidememiştir. Türkler, İslâm dünyasından her şeyleri ile koparılmıştır... (devamı yorumda)
Sayfa 249 - 250 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Hicret-, Babamın Göz Yaşları, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Fikri Yaşamak, Yaşamayı Fikir Bilmek...
Amcam: "Bu anlattıklarım, tasavvufun, ahlâk ve irfan ilimlerinin, ömürler boyu, asırlar boyu, kitaplar, kütüphaneler dolusu yazdıkları şeylerdir... İnsan âlim oluyor da, âmil olamıyor. Bildiğini hayatına tatbik edemiyor...Âmil oluyor da, ihlâs sahibi olamıyor... İhlâs sahibi oluyor da, insan-ı kâmil olamıyor..."
Sayfa 242 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Amcam Hacı Veyiszade Mustafa Efendi-, Amcamın Veda Sözleri, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
İNSAN OLMAK ZOR!..
Amcamı son ziyaretimde vedalaşırken şu nasihatlerde bulundu. - "Oğlum, hülâsa olarak kendine yapacağın telkin, şu olacak: İnsan olamadım. Her şey olmak kolay oluyor da insan olmak zor oluyor. Devamlı olarak kendi kendini tenkid edecek, kontrol edeceksin. Başkalarından önce, sen kendi yaptıklarını, kendi yaşayışını tenkid edeceksin..."
Sayfa 241 - 1.Kısım, (Konya, Çocukluk ve İlk gençlik Yıllarım), -Amcam Hacı Veyiszade Mustafa Efendi-, Amcamın Veda Sözleri, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.