Sanki herkes hücreden kurtulmuş da kendi içindeki hücrelerine hapsolmuştu. Oysa insan kendi iç dünyasının zincirlerini kırıp içinden çıkmadan ikinci bir insanla ilişki kuramazdı. Bu insanların içine girdikleri durum ve ruh hali şuydu: Bir anlamda devrimciliğe ilk adımı attıkları zamanla son adımları arasındaki çelişkinin yarattığı bir şoku yaşıyorlardı. Çünkü 'hareket' bu insanlara yeni Kürt insan tipinin portresini çizmiş ve onlara yepyeni bir kişilik vermiştir.
“Bugün söylenen ve yapılan her şey tarih olacaktır" demişti, Ferhat Kutay. Gerçekten de öyle oldu. Dün söyledikleri ve yaptıkları eylemle yalnız ülke devrim tarihine geçmekle kalmadılar. Onlar dünya insanlık tarihinin şerefli sayfalarındaki yerlerini haklı olarak aldılar. Onların isimleri ülke devrim şehitleriyle beraber, Bruno, Spartaküs, Devrimci Kawa ve Çağdaş Kawa Mazlum Doğan'la beraber anılacaktır.
Emeğin hakkına el koyma ihtirasıyla yaşayan kişiliklere, kadim bir zalimlik de eklenince, efendilerinin sadık celladı olmaya ne kadar da gönüllü hale gelir insanlar. Her yerde, her çağda. Ama en çok Diyarbakır'da..... MUHAKKAK OKUYUNUZ
12 Eylül'de bütün bir ülke cezaevlerine dönüşmüştü birer işkence merkezi diyebiliriz. İnsanlığın bu güne değin hiç tanık olmadıkları çeşitli işkence metotları uygulandı tutuklulara. Diyarbakır zindanlarında uygulanan işkenceler insanlık tarihinin en karanlık sayfalarına yazılmıştır. Kenan paşa ve arkadaşları sözde "anarşist ortamına son vermek ve memleketi huzura erdirmek için" yönetime el koyduğunda cezaevleri birer işkence merkezlerine dönüşmüştür. Nazi Almanyası'nın toplama kamplarından farkı kalmamıştır artık cezaevleri, daha önce uygulanmayan işkence yöntemleri tutuklular üzerinde denendi, bu eserde ülkenin aşağılık kompleksi ve sistematik işkenceler ele alınmıştır. Hani tutuklulardan biri diyor ya "Kimliğimizi bırakın, kişiliğimizi yok ettiniz."
Ama oradaki vahşeti anlatmaya kelimeler yetmez.
Velhasıl Diyarbakır zindanlarında uygulanan işkencelerden dolayı tutukluların; hayattan, doğadan, toplumdan koparılıp kimliksiz bir yaşamın kalıpları içine hapsedip,
" Ölmüyorsun, ama yaşamıyorsun da, yani yaşamadan yaşlanıyorsun."
Kenan Evren öldü ama hâlâ onun temsil ettiği siyasal anlayış devam etmektedir.
DİPNOT: Yılların ezberletilmiş nefretinden uzaklaşarak okunması gereken bir kitap.
Bugün söylenen ve yapılan her şey tarih olacaktır" demişti, Ferhat Kutay. Gerçekten de öyle oldu. Dün söyledikleri ve yaptıkları eylemle yalnız ülke devrim tarihine geçmekle kalmadılar. Onlar dünya insanlık tarihinin şerefli sayfalarındaki yerlerini haklı olarak aldılar. Onların isimleri ülke devrim şehitleriyle beraber, Bruno, Spartaküs, Devrimci Kawa ve Çağdaş Kawa Mazlum Doğan`la beraber anılacaktır.