Ne yapmalıydı? Victoria çağındaki erkeklerin yarım saatte kadınların korselerini, düğmeli botlarını sıra sıra inci düğmeleri açmaları gibi, tüm savunmasını yırtıp atmalı mıydı?
“Kötü oğlanlar," dedi. "Çoğu böyle işte. Karılarını döverler, onlara emrederler, kendilerini hiç temizlemezler, karılarına pis donlarını yıkatırlar, tuvalet dışında her yere işerler. İlk kocam öldüğünde arkadaşlarım erkeksiz nasıl yaşayacağımı, bir daha neden evlenmediğimi sordular. İnsan sütten ağzını iki kez yakar mı, diye sordum. Tek başıma kendi tertemiz tuvaletimle yaşadım, kendi çamaşırları mı kendim yıkadım. İnsana pek eğlenceli gibi gelmiyor ama öyleydi işte, hala da öyle."
Nancy Price in 1987’de yayımlanmış romanı. Roman için polisiye türünde yazıldığı bilgisi verilse de benim en çok dikkatimi çeken tarafı psikolojik zemini oldu.
Kitabın baş kahramanı Sara, eşinden her gün şiddet gören bir kütüphanecidir. Geçmişini, çocukluğunu ve şimdi yaşadıklarını her gün sorgulamakta ve her gün aynı ev işlerini yapmaya devam