Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oğuz Tanrıdağ

Oğuz TanrıdağÇocuk Beyninin Gelişimi yazarı
Yazar
Editör
9.0/10
18 Kişi
85
Okunma
16
Beğeni
2.577
Görüntülenme

Oğuz Tanrıdağ Gönderileri

Oğuz Tanrıdağ kitaplarını, Oğuz Tanrıdağ sözleri ve alıntılarını, Oğuz Tanrıdağ yazarlarını, Oğuz Tanrıdağ yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Herkeste ilginin de ötesinde bilgi sahibi olduğu konularda daha fazla beyin aktivasyonu olduğu anlamına gelir mi? Eğer böyleyse ki biz böyle olduğuna inanıyoruz,beyindeki venüstas-estetik güzellik algısı ,önceden o konuda elde edilmiş ya da o konuda uyarılmaya alışmış bir bilgi zeminiyle ilgilidir.Diğer bir ifadeyle ,doğal ve herkeste bulunduğu varsayılan estetik güzellik algısı beyne göre öğrenilmiş bir bilgidir. 81
Sanata hayat ve imkan veren yaratıcılık; “yaratıcı kişi eliyle ortaya konulan yaratma durumu ,yaratabilme yeteneği gösteren kişinin yeniden var edebilme yeteneği ve yaratıcılığın kişileşmiş biçimidir.!”
Reklam
Kekemelik terapisi*
Günümüzde tıp alanında bir kalp hastasının bir nörolog tarafından, bir depresyon hastasının bir kardiyolog tarafından tedavi edilemeyeceği çok iyi biliniyor. Benzer biçimde, bir makine mühendisinin ve bir elektronik mühendisinin uzmanlık alanları da farklı kabul ediliyor. Yine benzer biçimde; hukuk, iktisat ve eğitim alanlarında farklı uzmanlık alanları olduğu bir gerçek. Kekemelik konusunun bu alanlardan hiçbir farkı yok. Kekemelik terapisi bir özel eğitimcinin, bir psikoloğun ya da bir odyoloğun konusu olmaktan çok konuşma-dil terapisi alanının işi. Bu bağlamda kekemelik belirtileri gösteren çocukların öncelikle konuşma-dil terapistlerine gösterilmesi gerekiyor.
74 syf.
·
Puan vermedi
Beyin ile alakalı kitapları okumayı seviyorum, hele ki çocuk beyni ile ilgiliyse daha bir çok seviyorum. Beyin şüphesiz muazzam bir şey. Doğum öncesinden başlayan ve hayat boyu gelişen bir yapı. Kitap akademik bir kitap. Resimlerle desteklenmiş, kısa ama çok faydalı (bence). Normal beynin gelişimi, otizmli beynin gelişimi, dislektik beynin gelişimi gibi önemli başlıklar altında gerçekten faydalı bilgiler sunulmuş değerli bir kitap. 'Çocuğunuzun Beynine Hoş Geldiniz' kitabının ön baskısı gibi de diyebilirim ya da son değerlendirmesi. İşiniz çocuksa, beyin gelişimi ilginizi çekiyorsa, çocuk gelişimi okuyor ya da okuduysanız bu kitabı mutlaka okuyun. Çocuk gelişimi okurken, çocuklukta beyin gelişimi dersimde #çocuğunuzunbeyninehoşgeldiniz kitabının faydasını çok görmüştüm çünkü bilmeden, dersi almadan önce okumuştum kitabı ve dersi alırken birçok şeye aşina başlamıştım. Önerimdir :)
Çocuk Beyninin Gelişimi
Çocuk Beyninin GelişimiOğuz Tanrıdağ · Üsküdar Üniversitesi Yayınları · 201827 okunma
Üç bin yılın hesabını göremeyen, karanlıkta yolunu bulamaz; günü gününe yaşar ancak.
Sayfa 17 - GoetheKitabı okuyor
Bunlardan birincisi, beyinde olumsuz hafızaların merkezi olarak bilinen amigdal isimli çekirdeğin reaksiyonlarına dair bilgimiz. Amigdal, limbik sistem adı verilen ve beynin yan lobunun içinde bulunan hafıza ve duygulanımla özelleşmiş yapıların oluşturduğu bir sistemin içinde yer alan bir çekirdekçik. Bu sistem içinde, beyne yeni bilgilerin giriş yeri olarak bilinen hipokampusla amigdal çok yakın bir ilişki içinde. Öyle ki, genel bilgi girişi içinden olumsuz deneyimlerin hafızasını amigdal ayıklıyor. Bu bakımdan amigdal evrimsel savunma sistemimizin de kilit noktalarından biri. Fonksiyonel MR'la yapılan deneylerde insanların yalan söyleyip söylemediğini beyinsel olarak bize amigdal söyler. Özellikle insanların ırkçı tepkilerinin "sosyal" olarak gizlendiği durumlarda amigdal tepki duyup duymadığımızı belli eder. Amerika'da beyazlar arasında yapılan ve siyah yüzlerin test olarak gösterildiği bir araştırmada, önceden siyahlara karşı tepki duymadığını belirten kimi deneklerin amigdallerinde ortaya çıkan kan akımı artışı bu kişilerin beyinsel olarak tepki içinde olduklarini göstermiştir.
Sayfa 111 - Üsküdar üniversitesi yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Biyoloji kültürü şekillendirir
Son zamanlarda, kültürün beyin üzerindeki etkisinin sınanması amacıyla fonksiyonel MR kullanılarak bazı araştırmalar yapılmaktadır. Fonksiyonel MR işlevsel ve dinamik bir MR tekniği olup belirli testler sırasında deneğin beyninde testlerin içerdiği işlevlerle ilgili alanlarda artan kan akımının görüntülenmesi esasına dayanır. Bu araştırmalarda, yukarıda belirtilen ölçülerde birbirinden uzak iki kültür grubunda , örneğin kolektivist kültüre sahip Çinliler ve bireycilik kültürüne sahip Amerikalılar arasında, parça-bütün ya da öne çıkan belirginlik genel zemin algılamaları açısından değerlendirmeler yapılıyor. Örnekler şunlar: testteki belirginliği ya da parçayı bir zürafa resmi oluştursun. Zürafa iki bağlam içinde sunuluyorluyor: Birisi Afrika ormanları içinde, diğeri ise bir futbol stadyumu içinde. Araştırmalar iki aşamalı olarak yapılıyor: Davranışsal tepki aşaması ve fonksiyonel MR analizi. Davranışsal tepki aşamasında kolektivist kültüre sahip insanlar zürafanın kendisinden çok, zürafayla birlikte takdim edilen ortamın ne olduğuna da bakıp, aykırı ortama (futbol stadyumu) daha fazla dikkat sarf ediyorlar. Yani hedef nesnenin ya da canlının kendisinden çok içinde bulunduğu ortama dikkat ediyorlar. Buna karşın, Amerikalılar zemine fazla dikkat etmeden zürafayı inceliyorlar. Yani çevre faktörü ne olursa olsun nesnenin kendisini inceliyorlar. Buradan davranışsal olarak, kolektivist kültürde uyumun, bireycilik kültüründe ise tekleşmenin önemli olduğu sonucu çıkarılıyor.
Beyin suyu düşüncesi
Bu düşünce M.Ö. 5. yüzyılda Hipokrat tarafından ileri sürülmüş ve 2300 yıla yakın bir süre tek beyin hipotezi olarak kalmıştır. Hipokrat'ın Beyin Hipotezi tümüyle Tales'in Su Teoremine dayanmaktadır. Tales'e göre su, diğer önemli elementlerin yanısıra doğada varoluşun ve değişimin kaynağıydı. Hipokrat da beynin çalışmasını ve değişken davranışların doğasını beynin içinde varolan suya bağlıyordu. Bu su, bugün bizim Beyin-Omurilik Su'yu (BOS) olarak adlandırdığımız ve halen bazı hastalıkların oluşumunu ona bağlayarak tedavilerini onun üzerinden yaptığımız önemli bir oluşumdur. Günümüzdeki nörologların klasik bilgileri içinde yer alan ve BOS yavaş yavaş fazlalaştığında bunama, dengesizlik ve idrar tutamamaya neden olan Normal Basınçlı Hidrosefall (NBH) hastalığı beyin hipotezinin doğrulandığı bir örnektir.
Böylelikle, bu kaynaklar eşliğinde beyin ve kültür kavramlarının ilişkileri ve ayrıca beyin kültürü kavramının içeriği yavaş yavaş aydınlanmaya başlar. İlk olarak, geldiğimiz noktada beyin ve kültür kavramlarının sosyal beyin araştırmaları yoluyla yakınlaştıklarını söyleyelim. Bu yakınlaşma içinde etkileşim iki yönlü olup, etkileşimin bir yönünde beyin, kültür yaratan organ olarak ele alınırken diğer yönünde ise kültür yoluyla beynin değişmesi ele alınır. Beynin kültür yaratan organ olması kendini en güçlü biçimde, içinde dil mekanizmalarını barındırmasıyla belli eder. Eskiden Tabula Rasa kavramı içinde zihnin ve beynin doğuştan boş bir sayfa gibi olduğuna inanılıyorken beyin araştırmaları insanların doğarken beyinlerinde dil ve başka tür davranış biçimleriyle ilgili biyolojik öncüllerle doğduklarını göstermiştir. Örneğin dil için ön hazırlık beyinde anne karnındayken 7. ay civarında ortaya çıkar. Beynin kültür yoluyla değişimi ise kendini doğumdan sonra beyindeki dil mekanizmasının içine doğulan dili benimsemesiyle belli eder. Yani doğumda yeryüzünün bütün dillerinin gramer yapısını çözecek yetenekte doğan bebek beyni, etrafındaki seslerin istatistiğini tutar ve 10-12 ay içinde o sesleri çıkarmaya baslayarak yani anadil kavramının içine adapte olarak kültürel bir organ haline gelir. Bu bebek aynı zamanda beynindeki ayna nöron sistemiyle etrafındaki insanların davranışlarını taklit ederek özgün davranış, örf ve adetleri de öğrenir. Her yeni öğrenme beyinde protein senteziyle sonuçlandığından etrafindan öğrendikleri beyni yeniden inşa edecektir. Yani kültür beyni yeniden yapılandıracaktır.
1995'de John Brockman'ın Üçüncü Kültür (The Third Culture) Kitabı yınlanır. Kitapta genetikçiler ve biyologlar felsefecilerle birlikte yer alır. Bu insanların özelliği; bir yandan kendi alanlarında işlerine devam ederlerken diğer yandan da farklı bilgi dallarıyla birlikte ortak bir zemin ve anlayış içinde de yer almalarıdır. Bu anlayış, yeni yeni doğmaya başlayan Üçüncü Kültür anlayışıdır. Bu anlayışın merkezinde ise beyin araştırmalarıyla ortaya çıkan yeni insan bilgileri yer alır. Bu yıllarda Üçüncü Kültür'ün geçmişteki bireysel çıkışların ötesine geçerek kendisine hem düşünsel hem de profesyonel bir alan açmaya başladığı görülür. Bu gelişmenin altındaki nedenlerin başında ise beyinde ki sosyal davranış mekanizmalarının keşfi gelmektedir. Bunların en önemlisi Ayna Noron Sistemidir. Empati kurmanın beyinsel mekanizması olarak kabul edilen bu sistemin keşfiyle sosyal nörobilim başlar. Hastalıklar da buna bağlı olarak tanımlanmaya başlanır. Sosyal beyin hastalıkları adıyla yeni bir hastalık grubu ortaya çıkar. Otizm bu hastalıkların başında gelmektedir.
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.