Richard Wright kitaplarını, Richard Wright sözleri ve alıntılarını, Richard Wright yazarlarını, Richard Wright yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...öbür canlılara ve üstünde yaşadığı dünyaya göre ne olduğunu bulabilse, ölüme de aldırmayacaktı. Kendisinin kaçırdığı, ama herkesin verdiği bir savaş mı vardı?...
...Bu adamın içinde uyandırdığı duygularla gazetelerde okudukları arasında ne gibi bir fark olduğunu bir türlü ayırdedemiyordu şu anda. Kendi ırkının sevgisiyle öteki ırkın nefreti, onu aynı derecede suçluluk duymaya itiyordu...
...Artık bu dünyada kimseden korkmuyordu, çünkü korkunun yararsız oldugunu anlamıştı; artık bu dünyada hiç kimseden nefret de etmiyordu, çünkü nefretin de kendisine yardım edemeyeceğini anlamıştı...
...dünya ona karmakarışık bir yer gibi görünürdü. Bu öyle bir karışıklıktı ki içinde bir noktanın gerçeği anlaması, bölmesi ve sonra da her şeyi bir bütün halinde toplaması gerektiğini bill- yordu. Ama ancak nefretin gerilimi altındayken kendisi bu karışıklığı çözebiliyordu. Dar ve sıkışık bir çevrede ölesiye koşullanmıştı. Yalnızca sert sözler ve tekmeler de onu dimdik ayağa kaldırıp harekete geçiriyordu. Ama bu geçiş, dünyanın kendisine çok ağır gelmesi yüzün den her seferinde boş bir çaba olarak kalıyordu...
...Hepsinin de içinde hayatı belirli bir açıdan görmek için dayanılmaz bir istek olduğunu farketti. Onlar için yaşamak belirli bir dünya kavramı kalıbına uymalıydı, her şeyin üstünde tuttukları bir yaşama düzenleri ve anlayışları vardı, üstelik de bu kalıbın dışına çıkan şeylere gözlerini kapamışlardı. Başkalarının yaptığı işler kendi isteklerine uygun düşmezse bunları görmek bile istemezlerdi. Oysa insanın yapması gereken şey yürekli olmak ve başkalarının düşünemediğini başarmaktı...
...Suçu gözüne o derece doğal görünüyordu ki... Bütün hayatı boyunca sanki böyle bir sona sürüklendiğini anlamıştı. Artık başına ne geleceğini bilinçsizce düşünmeyecekti. Şimdi biliyordu ne olacağını. Hayatının gizli anlamı, başkalarının görmediği ve kendisinin de hep gizlemeye çalıştığı bu anlam, birden ortaya dökülüvermişti. Hayır, kaza değildi ve hiç bir zaman da kaza olduğunu söylemeyecekti. Günün birinde bunu açıkça söyleyebileceğini düşünmek ve duymak dehşetle karışık bir gurur veriyordu ona...
...Burada herkes aynı odada yatarken Daltonlarda kendisine ait bir odası vardı. İçeriden yemek kokuları gelmeye başlamıştı. Oysa Daltonların evinde hiç yemek kokusu duyulmuyordu. Üstelik evin içinde kap kacak tangırtısı diye bir şey de yoktu. Herkes kendi odasinda oturuyordu ve hepsinin de kendilerine ait özel dünyaları vardı. Bu odadan ve kendisi de olmak üzere İçindekilerden nefret ediyordu. Neden ailesiyle birlikte bu biçim yaşamak zorundaydı sanki. Buna layık olmak için ne kötülük yapmışlardı? Belki de hiç bir şey. Belki de böyle yaşamak zorunda olmalarının nedeni, hayatları boyunca hiç birinin ne kötülük, ne iyilik, hiç bir şey yap- mamış olmalarıydı. Bu çok önemliydi...
...Duymak istemediği şeyleri duymasına sebep oluyordu en ufak davranışı. Beyaz olsaydı, onlar gibi olsaydı her şey bambaşka olurdu. Ama karaderiliydi. Bu yüzden de kollarıyla bacakları ağrıdığı halde kıpırdamadan durdu...
...Bugün bile şikayetim isyan dolu
Yumruğum iniltimden müthiş
Eyüp Peygamber
Tevrat...
...Küçücük bir çocukken dizinin dibinde bana düşlemenin kutsallığını öğreten
ANNEME...
Irkçılık üzerine bir başyapıt. Fishbelly daha çocukken derisinin renginden dolayı hayatın hiçte istediği gibi gitmeyeceğini farkeder. Beyaz insan onun için bir korku kaynağıdır ve bir şeyden çok korkarsanız ondan nefret edersiniz. Babası bir cenaze evi işletmektedir ve işlerinin iyi gitmesi için beyazlara karşı olan davranışları Fishbelly için utanç kaynağı olmaktadır. Fakat yaşı ilerledikçe babasının yolundan gitmek haricinde bir yaşantının siyahlar için mümkün olmadığını farkedecektir.
Romanın kurgusu mükemmel. Bayıldım
Uzun DüşRichard Wright · e Yayınları · 19743 okunma