Kendi memleketimin has ve öz kokusu
Memleketimin taşı toprağı film film
Kare kare gözümde canlandı
Geleneksel örf ve adetlerimiz
Eski kültürümüzün bir kitapta esir olup
Görüşleriniz içimizde filizlendi
Teşekürler Rıfat Mertoğlu
" Behram ile Gülzerin'in imkansız aşklarını konu alan bir kitap. İnsan imkansız kelimesini duyunca neden imkansız diye kendi içinde sorguluyor değil mi? Kelimelerle anlatılmayacak kadar hüzün doluydu. Böyle sevmeyecekse insan hiç sevmemeli. Yürek burkan bir kitaptın
“Yazgımız böyle ne yapalım,Allah bizi kadın yaratmış ,tüm dertleri omzumuza yüklemiş.”
Kitabı tek bir cümle ile özetleyecek olursak o cümle bu olurdu. Hayattan koparılan,küçük yaşta büyük bir hasret ile yaşayıp tüm zorluklara göğüs geren güçlü bir kadın Sera ; yazgısının kızının ki gibi olmaması adına ataerkil topluma baş kaldıran bir anne Sera’ nın yazgısı...
Günümüzde de çokça şahit olduğumuz artık şaşıramayacak, kanıksayacak derecede hayatımızda yer alan kara lekemiz kadın cinayetleri... Bu sefer de töre adı altında masumların canını alan kadın cinayetleri kitabımızın konusu. Kadınların canını yakmak, onları öldürmek için bahane çok. Bunu bir kez daha gözler önüne sermiş kitap. Erkek gücünü her defasında daha da göze sokmak için kadının üzerinde kullanır. Suçu işleyen, hata yapan erkek ama cezayı çeken, namussuz olan, şefkat gösterilmeyen, itilen, kakılan kadın... Trajikomik değil mi? Yazarken bile varolan bu adaletsizlik, yanlışlık göze batıyor. Zaten dünya varolduğundan beri hep bu böyle olmamış mı? Masumlara, savunmasızlara hep acı çektirilmemış mi? Olan kadına, çocuğa, hayvana, doğaya olmamış mı? Birileri hep hıncını gücünün yettiğinden çıkarmamış mı? Düzen kurulmuş, bahane bulunmuş olan hep ezilene olmamış mı? Bu sorular daha böyle uzar gider. .. Soru çok da cevabını vermesi gerekenler ortada yok.. Çözümü olmadıktan sonra bu sorular sadece kendimizi teselli etmekten öteye gitmiyor maalesef..
Kitabın içeriğine gelecek olursak konusu itibariyle kitap güzeldi ama sonu güzel bağlanamamıştı. Üstelik kitap içerisindeki bazı olaylar da havada kalmıştı. Bu yönüyle kitaptan çok memnun kalamadım. Ama mekanlar ve bu mekanların anlatılış şekli de hoşuma gitti açıkçası. Yeni bir yazarla tanışmış oldum bu kitap sayesinde.
“Ah biz kadınlar! İnsanoğlunun doğmasına vesile olan, merhamet eden, yükünü taşıyan ama hiç yaranamayan, hep yaralanan biz kadınlar..” demekten de kendimi alamadım kitabın sonunda...