Robin Hobb, Margaret Astrid Lindholm Ogden isimli roman yazarının ikinci takma ismidir. 1952 yılında Kaliforniya'da doğan Robin Hobb, başlıca fantastik kurgu tarzında yazmasının yanında bilim kurgu tarzında yayınları bulunmaktadır.
1983 ila 1992 yılları arasında Megan Lindholm takman adıyla yazmıştır. Bu takma isimle azmış olduğu kitapları daha çok çağdaş fantastik kurgu tarzındadır. 1995'de, Robin Hobb takma adı ile yazmaya başladığı kitaplar ise epik geleneksel Ortaçağ Avrupa fantezisi tarzındadır. Şu anda her iki takma isimle de yazmaya devam etmekte ve Tacoma, Washington'da yaşamaktadır. 2003 itibarıyla Robin Hobb adıyla çıkartmış olduğu ilk dokuz kitabının satışları 1 milyonu geçmiştir
Uzunca bir süre baskısını bulamadıktan sonra "Alfa" sağ olsun tüm seriyi hem kutulu hem de ciltli olarak yeniden biz okuyuculara kazandırdı.
Farseer kelimesinin anlamı "İleri görüşlü, sağ duyulu" olarak geçiyor kitapta. Sayfalar ardı ardına aktıkça neden böyle bir seri ismi verildiğini çok daha iyi anlıyoruz.
Kitap,
Yüzlerini hiç hatırlayamadığı annesi ve dedesi tarafından velihat prensin piçi olduğu söylenerek Buckeep kalesine verilen ve henüz beş yaşındayken Kralın bizzat kendisine sadakat yemini edip suikastçı olarak yetiştirilen iyi kalpli Fitz Chivalry’nin hikayesi.
Fantastik edebiyata gerçek dünyanın kötülüğünden, dertlerinden bunalıp, mutluluk ve huzuru bulmak adına sığınan insanlara bu hikayeyi pek önermiyorum. Büyük usta Martin’in bile övgüyle bahsettiği, çok kaliteli bir eser olsa da fazla hüzünlü. Yürek burkan bir girdaba sürüklüyor okuyucuyu. Bütünüyle acıklı bir hikâye. Büyük fedakarlıklar, büyük acılar ve yalnızlıkla dolu. Oldukça neşesiz, kasvetli bir dünyada geçen bu hikayede karakterler özgün, yaşananlar ve anlatım inandırıcı, nihayeti ise masalsı.
Ve her ne kadar son sayfalar okuyucuya bir veda gibi yazılmış olsalar da Realm of The Elderlings evrenine ait ve bu kitapların devamı olan kitaplar da mevcut. Umarım onlar daha neşelidir.
İlk kitapta yaptığım o uzun değerlendirmenin bir benzerini yapacaktım ama korkmayın, yapmayacağım.
Öncelik öncesi, çok önemli bir şey belirtmem gerekiyor. Ben Alfa’nın yerinde olsaydım yan başlıkları farklı belirlerdim. Bakın ben söylemiyorum, asıl yayınevinin tercihine göre karakterin ‘‘Suikastçı’’ olarak tanıtılması, yani ana temanın bir