Onu düşünmekten vazgeçmeye çalıştıkça, kendime "O senin için hiç1şey değil." dedikçe,
düşüncesini kalbinden koparmaya çalıştıkça
o daha çok orada kalıyordu...
“Bazen işler sarpa sarar. Bazen öyle çapraşık bir hal alır ki anne, girdap gibi içinden çıkılamaz hale gelir. Bir adım atarsın ve sonra kurtulamazsın ve..."
Devam edemedi.
"Onu düşünmekten vazgeçmeye çalıştıkça, kendime "O senin için hiçbir şey değil," dedikçe, düşüncesini kalbimden koparmaya çalıştıkça o daha çok orada kalıyordu."
“O bir eşkıya,” dedi Frances küt diye. “Ama onu o hale kim getirdi? Bizler getirdik. Savaş. Yoksulluk. Gazetelerin ta kendisi. Filmler! Bir adamı öldürmenin böbürlenilecek bir şey olduğu bir dünyadan geliyor. Onu suçlayabilir misin?"