Matematik; belli bir eğitimden sonra, kişinin kendi kendisine kazandıracağı bir eğitimden sonra, elde edilen bir yaşama sevincidir, bir insanlık macerasıdır.
|| • … Newton’un kafasına zaten bir elma düşmemiştir. Leibniz ile arasında olan integral ve diferansiyel hesap tekniklerini “ben önce buldum, sen sonra buldun” kavgasında öne çıkabilmek için bu elma masalını Newton kendisi uydurmuştur.
Benim çocuğum olmadan önce,
"Çocuk beyaz bir kâğıt, siz ne yazarsanız öyle olur." diye düşünüyordum. Ama hiç öyle değilmiş! O kendi karakteriyle, kendi eğilimleriyle geliyor. Öte yandan toplumun eğitim sisteminin de belli standartları var. Çocuğun karakteri o standarda ne kadar uyuyorsa o sistem içinde o kadar başarılı ya da başarısız oluyor. Başarı dediğimiz, eğitim sistemine göre başarı.Çoktan seçmeli sınavlarda kısa zamanda daha fazla doğru cevap işaretleme becerisinden başka hayatta hiçbir beceri olmadığı saplantısıyla yeni nesilleri eğitiyoruz.
Toplumda zamanla değiştirmemiz gereken yanılgı, başarı için kabul ettiğimiz bu kriterlerdir.
Birbirinden binlerce kilometre ve yüzlerce yıl uzakta yaşamış bu insanlar ortak bir heyecanı taşımışlar ve aynı maceranın kahramanları olmuşlardır. İşte bu binlerce yıldır süren insanlığın ortak macerasının adıdır matematik.
Matematik, akademisyenlerin loş koridorlarda birbirlerinin kulağına fısıldadığı anlaşılmaz kavramlardan oluşan bilgiler yumağı değildir. matematik, hayatı dolu dolu yaşamış insanların sevinçlerini, üzüntüleri, başarı ve yenilgileriyle oluşturdukları bir insanlık macerasıdır.
"Bu bilgiler gerçek hayatta ne işimize yarayacak Hocam?".
Aslında bu bir sorudan çok bir böbürlenmedir. İçinde "hayatı biz anlıyoruz ama sen anlamıyorsun" suçlaması vardır. Bir küçümseme taşır sorudaki tını, "bize sadece gerçek hayatta gerekli olan şeyleri öğret, gerisi sana kalsın" der âdeta.
Peki, şu meşhur "gerçek hayat" nedir?
Sıradan öğrencinin düşündüğü gerçek hayat şudur: Bir işe girecek, ona yapması için sonu iyi tanımlanmış bazı işler verilecek, o da o işleri okulda öğrendiği teknikleri kullanarak yapacak ve ay sonunda maaşını hak ederek alacak. Peki ona o işleri kim verecek? Ona o işleri verenleri kim yetiştirdi? Her şeyden önce sorulması gereken de o iş yerini kimin açtığı. Yenilikçi, özgün ve girişken insanları kim nerede yetiştiriyor?
Öte yandan sıradan bir iş bile yapsanız, o işi sizin mahallede en iyi yapan kişi mi olmak istiyorsunuz, yoksa Türkiye'de en iyi yapan kişi mi? Dünyada o işi en iyi yapan kişi olmayı da hedefleyebilirsiniz. Bir sonraki aşama ise başkalarından bağımsız olarak, o işi mükemmel yapan kişi olmak isteyebilirsiniz.
Evet, mükemmellik diye bir kavram vardır ve üniversite eğitimi de bunu hedefler. Bu bilgiler ne işinize yarayacak gerçek hayatta? Elbette mükemmel olmaya bir adım daha yaklaşmanıza yarayacak.
Matematik felsefesinin teknik labirentlerine girmeden bu konuda kendi görüşünüzü oluşturmak isterseniz pencerenizi açıp Samanyolu'ndan
size göz kırpan milyonlarca yıldızı bir süre seyredin.