1966 yılında Kocaeli’de doğdu. 1988 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Grafik Bölümünden mezun oldu. Deli, RR, Dinozor, Aydınlık, Bilim ve Ütopya, Yeni Yüzyıl, Ateş, Akrebin Gölgesi, HBR, Resimli Roman, Küstah gibi çeşitli dergi ve gazetelerde çizgi roman ve illüstrasyon çalışmaları yaptı. Halen Trakya Üniversitesi Grafik Programında öğretim görevlisi olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
+İkimizden biri ölüverirse
-tek başımıza yaşayamayız değil mi ?
+ Hayır Marie hayır!
Yanılıyorsun her ne pahasına olursa olsun hatta ruhsuz bir vücut halinde kalsak bile çalışmak gerek...
Bugün dünyanın en büyük bilim insanlarından Marie Sklodowska Curie'nin yıllarca radyasyona maruz kalmasından dolayı lösemiden öldüğü gün.Curie nobel ödülü kazanan ilk kadın oldu,iki kez verilen ilk kişi ve hala iki farklı alanda ödülü alan tek kişi olma özelliğini sürdürüyor.Hayatına bir kadın olarak bir sürü 'ilk'ler sığdıran bu dahinin hakkında ayrıntılı bilgi için:
Bugün,1867'de,Marie Sklodowksa Curie doğdu.Curie nobel ödülü kazanan ilk kadın oldu,iki kez verilen ilk kişi ve hala iki farklı alanda ödülü alan tek kişi olma özelliğini sürdürüyor.Hayatına bir kadın olarak bir sürü 'ilk'ler sığdıran bu dahinin hakkında ayrıntılı bilgi için:
Soner Tuna'nın Tesla'yı anlattığı grafik romanından sonra İskenderiyeli matematikçi filozof Hypatia'nın öyküsünü ele aldığı bu eserini de çok beğendim. Bir solukta okuduğum kitabı, gözyaşları içinde kapattım.
Bir başka çok değerli insan ve başına gelen kahredici olaylar. İyinin, güzelin, doğrunun, kendi kafasıyla düşünebilen bir bireyin; kötü, çirkin ve yalancı sürü hayvanlarınca ezilip geçilmesi.
Akla Yaşar Kemal'in şu cümleleri geliyor: "Kendine güvendiğin için yalancı değilsin. Yalan-dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin. Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek. Sen yenileceksin. Yenilmenin tadına varacaksın. Doğru yenilmeli. Yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz. Doğru yenile yenile öyle keskin bir hale gelmeli ki; yüz bin yıl su altında yıkanmış, düzelmiş çakıltaşı gibi."
Söylenecek fazla bir şey yok, bu güzel insan ne zaman aklıma gelse kalbim yanacak, gözümden bir kaç damla düşecek.
Eser Rosa Luxemburg'un hayatını çok güzel çizimlerle genel hatlarıyla ele almış. Güçlü, direnen ve sonuna kadar direnmekten vazgeçmeyen bir kadın Rosa Luxemburg. Komünizm ve komünist davası uğruna çoğu kez tutuklandı, sağlığı bozuldu ve daha bir çok zorlu şeylere maruz kaldı ama bir kez dahi davasından vazgeçmeyi düşünmedi.
Ateşli ve etkili bir konuşmacıydı. Onu dinleyenler özellikle ateş püsküren gözlerinden çok etkilendiklerini söylemekten kendilerini alamıyorlardı.
1. Dünya savaşı ve getirdiği yıkım, sefalet ve acı onu çok etkiledi ve savaş yerine barışı, yıkım yerine dostluk ve barışı teklif etti.
Rusya da Lenin amaçlarına ulaşmış, dünyanın ilk sosyalist devletini kurmuştu. Rusyada yaşanan tüm bunlar Rosa ve Almanya için bir umuttu.
Nitekim bu umut gerçekleşti ve Alman hanedanını devirmeyi başardılar. Lâkin bu başarı ne yazık ki çok kısa sürdü. Devrim karşıtları oldukça cani ve saldırgandılar.
Davası uğruna harcanan bir ömür, oldukça acıklı bir şekilde yine dava uğruna son buldu. Rosa Luxemburg çok kötü bir akıbet sonucu yaşama gözlerini yumdu. Son yayınladığı makalede ise son sözleri şöyleydi: "Vardım, Varım, Var olacağım..."
Bilinen ilk kadın şehit(!) bilim insanı Hipatya'nın çizgi romanı. Hipatya'yı 2009 yapımı Agora filmiyle tanımıştım. Hayatını daha çok merak edip bu kitabı okumaya karar verdim ama bir çizgi roman olduğunu bilmiyordum. On beş dakikada biten bir kitap oldu. Hipatya hakkında çok fazla bilgi yok. Merakı ve iradeli duruşuyla tanınıyor. Dünyanın eliptik yörüngesi hakkında düşünen ve bu yörüngeyi öngördüğü düşünülüyor. Hanımefendinin hayatı hakkında bir şeyler öğrenmek için başlangıç kitabı olabilir.