Yapısal şiddetin bedelini herkes ödüyor, fakat en çok da en zayıf halka olan kadınlar ödüyor bu bedeli, üstelik hayatlarıyla… Her “atılabilir” erkeğin egemeni taklit ederek rahatça ve hesap verme zorunluluğu duymadan şiddet uygulayabileceği, şiddetini boşaltabileceği, üzerinde tahakküm kurabileceği en az bir kadın mutlaka bulunur. Üç kadını öldürmüş adam, televizyondaki evlilik programına çıkıp kendisine yeni eş arayabiliyor. Kadını öldürmenin normalleştiğine, bir azınlık üzerinde etkili olan entelektüel sosyal medya bir yana bırakılırsa, kabul edilebilir hale geldiğine delalet eder bu semptom.
“Merleau Ponty dünya karşısındaki “şaşma”yı şöyle tanımlıyor: Şeylerle akrabalığımı, onlarla olan bağımı görmek adına duraksatmaktır şaşma. Bir ân için doğal algının, dünyanın varlığı konusunda bizi kandırmasına izin vermemektir..”
Bir şeyi bilmek demek, onun neden öyle olduğunu, sebebini açıklayabilmek demektir. Bir şeyi araştırıp öğrenebilmek için önce insanın kendi cehaletini fark edebilmesi, kabul etmesi gerekir. İnsan aradığı şey hakkında bir önkavrayışa sahip olsa bile kavradığı şeyi yeterince açıklayamadığını fark etmesi bilgelik yoluna çıkmanın, yani filozof olmanın ilk şartıdır.