Abdullah Saydam

Osmanlı Medeniyeti Tarihi author
Author
9.6/10
5 People
36
Reads
7
Likes
3,036
Views

Abdullah Saydam Quotes

You can find Abdullah Saydam quotes, Abdullah Saydam book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Ekonomik baskı ve yıldırma politikasıyla yetinmeyen Rusya, Müslüman kitleleri propaganda yoluyla Hristiyanlığa çekmeye çalışıyordu. Muhtelif Hristiyan teşekküllere sağlanan geniş imkânlarla İslâma karşı sürdürülen hücumlar bütün XIX. yüzyıl boyunca devam etti. Sonucun Ruslar için sevindirici olduğu anlaşılmaktadır. Bu devrede Hristiyanlığı kabul eden Tatarların sayısının bir hayli fazla olduğu zannedilmektedir. Böylece Hristiyanlığı benimseyen Tatar zümreleriyle Müslümanlığını devam ettirmekte olan cemaat arasında gittikçe dini ve kültürel kaynaklı uçurumlar oluşuyordu. Kazan Dinler Akademisi Profesörü ve Ortodoks Misyoneri olan Nikolay İlminsky, 1863 yılında din değiştiren Tatar gençleri için, kendi dillerinde eğitim yapan okullar teşkil ettirmişti. Burada özellikle yerli dönmelerden kurulu bir elit tabakanın Avrupaî şekilde yetiştirilmesi hedeflenmişti. Yetişecek olan aydın kişiler eski ile bağlarını koparmadan henüz İslâmiyeti terk etmemiş olan kardeşleri arasında faaliyet gösterip onların da din değiştirmelerini sağlayacaklardı.
Sayfa 69 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Ekonomik baskı ve yıldırma politikasının yanı sıra uzun vadede Türk nüfusun assimile edilebilmesi için kültürel propagandaya ağırlık verildi. Rus olmayan halklara Rus kültürü Ortodoks Kilisesi aracılığıyla benimsetilmeye çalışıldı. Bir çok cami kiliseye çevrildi, din adamları üzerindeki tazyik arttırıldı. Üstelik bütün bunlar kendisini Müslümanların hâmisi görerek "Orenburg Müslüman Ruhani Meclisi" adını taşıyan ve merkezi Ufa'da olan teşkilâtı kuran II. Katerina zamanında meydana geliyordu. Bazı şehirlerde büyük camilerin inşâsına izin verilirken Kırım'daki camiler tahrip ediliyordu. Müezzinler gündüz ezan okurken Rus askerlerinin eğlencelerine malzeme olarak hayatlarını kaybediyorlardı.¹⁷ Kültürel bakımdan Türklerin gelişmesi engellenmek istenirken, halk Ruslar arasında olduğu gibi sınıflara bölünerek araya soğukluk sokulmuştu. Rusların getirdikleri düzene göre Kırım halkı şu sınıflara ayrılıyordu: a) Zâdegân (asilzâdeler), beyler, mirzalar: Bunlar imtiyazlı kişilerdi. Rusya taraftarı olanların toprakları alınmayarak ilâveten kendilerine imtiyazlar da verilmişti. Bir bakıma halk ile yönetim arasındaki bağı oluşturuyorlardı. b) Duhovni (Ruhani)ler: Ruslardan belge alarak cami ve medreselerde görev yapanlar. c) Mescan (Şehirli)lar: Küçük memuriyetlerde çalışanlar, esnâf ve sanaatkâr kesimi ile tüccarlar. d) Poselen-Kristiyan (Köylü)ler: Toprak işleriyle uğraşanlar.¹⁸ Hükümet bu sınıflar arasında menfaat çekişmelerinin doğmasına ve böylece toplumsal birliğin sarsılmasına özen göstermekteydi.
Sayfa 67 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kültürel bakımdan kendilerini daima Müslümanlardan üstün gören Ruslara göre, İslâmi topluluklar gelişmek istiyorlarsa ya Rus kültürü içinde eriyecekler ya da Ortadoks Dini'ne gireceklerdi. Bundan başka çıkar yol yoktur. Ancak kendi arzularıyla İslâm Dini'ni terk edenlerin sayısı her zaman az olmuştur. Üstelik Rusya'nın takip ettiği politikalar, özellikle dine saldırı tarzındaki uygulamalar, beraberinde nefreti ve dindarlığı getirdi. Ruslaştırma siyasetî Müslümanları yok edici boyutlara yaklaştıkça Türk-İslâm aydınlarının direnişi daha da şiddetlendi.⁴⁵
Sayfa 74 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Hükümet ve Padişah, göçmenlerin halk ile uyum içerisinde, maddi varlıklarını sürdürebilecekleri biçimde iskân edilmelerini, bu işten hem muhâcirlerin hem de devletin kazançlı çıkmasını arzu etmekteydi.
Sayfa 185 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Rusya'nın göçmenleri deniz yoluyla göndermek istemesinin sebebi, bunların hayvanlarını birlikte götürmelerini engellemekti. Ceride-i Havâdis, Sayı 1000'de yazdığına göre bir grup Kırımlı hayvanları ile birlikte kara yoluyla Rumeli'ye geçmek istemiş, fakat Rusya'nın engellemesi üzerine sadece 2000'i hayvanlarını bırakarak deniz yoluyla İstanbul'a gelmiştir.
Sayfa 85 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Gürcüler ve Ermeniler arasında taraftar bulan Çarlık yönetimi, Osmanlı ve İran taraftarlarının bulunduğu Azerbaycan'ı kolonileştirmek için özel politikalar uyguladı. Burası potansiyel bir hammadde kaynağı ve Rusya'nın diğer bölgelerindeki halkları iskân edebileceği müsait ve stratejik faydası fazla olan bir bölge olarak görülmekteydi. Nitekim Cezayir'deki Fransız yönetimini örnek alan Çar'ın memurları arasında Transkafkasya için "koloni" terimi kullanılıyordu. Mesela Rusya Maliye Bakanı T.E. Kankrin, 1827'de I. Nikola'ya yazdığı bir muhtırada, Transkafkasya'nın koloni olarak tanınması halinde, hükümetin bu bölgeyi Rusya'ya katma konusundaki yetersizliği son bulacaktır, demekteydi. Bu düşünceyle Azerbaycan'ın kolonileştirilmesi için projeler hazırlandı. Bu projelerde genellikle iki farklı görüşün çatıştığını görmekteyiz. Birinci görüş, pragmatik bir tarzda mahalli gelenek ve çıkarlara uygun yarı bağımsız bölgecilikten yanaydı. İkincisi ise daha katı merkeziyetçiliği ve sonuçta Ruslaştırmanın gerekliliğini savunuyordu. İlk gruptakiler hanlık idaresinin yavaş yavaş tasfiyesini isterlerken, ötekiler bölgenin süratle Rusya'ya ilhâkından yanaydılar.
Sayfa 73 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geri115
157 öğeden 151 ile 157 arasındakiler gösteriliyor.