Adile Ayda Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın diplomatıdır.7 Mart 1912 yılında St. Petersburg’ta doğmuştur. Ünlü hukukçu, yazar, devlet adamı Sadri Maksudi’nin kızıdır.
Eberhard'a göre Türkler olağanüstü iyi flüt çalardı: iki çeşit flüt kullanılırdı... Etrüsklerin ise flüt çalmaktaki ustalığı Yunanistan' da bile ün salmıştı ve Etrüsk kelimesi "iyi flüt çalan" anlamına gelirdi.
Etrüsklere dair herhangi bir kitapta bu kavmin savaşçı, cesur ve binicilikte usta bir kavim olduğuna, 12 siteden kurulu siyasi birlikler oluşturduklarına, senelik siyasi ve dini kurultayları bulunduğuna, çalgı ve oyuna düşkün olduklarına, hayvan motiflerinden ilham alan sanatları ve ölülere ibadetle fala dayanan dinleri bulunduğuna işaret edildiği görülür. Türklere gelince askeri kabiliyetlerinin, savaştaki cesaretlerinin isabet edilmeye muhtaç olmadığını zannediyorum. Aynı şekilde, binicilikte ustalıkları dünyaca bilinmektedir. Esasen hemen bütün Alman ve Macar etnologları ata binme adetini dünyaya Türklerin yaydığı konusunda söz birliği etmektedirler.
Her Romalı Etrüskleri yenmek, ezmek Etrüsk olan her şeyi tahrip etmek arzusu ile yanıp tutuşuyordu. Dört asır süren Etrüsk–Roma mücadelesi sırasında bu dinmez kinin vahşi ve korkunç seslerine defalarca şahit olunmaktadır. Romalılar kentlerine pek yakın olan Veies şehrini kuşatmakla işe başladılar. On sene süren kuşatmanın sonunda öfke ile girdikleri şehirde misli görülmemiş kâtliam yaptılar. Kendi milletini daima şirin göstererek yazan Titus Livius bile, ilk yirmi dört saatin her dakikasının adam öldürme ile geçtiğini kaydeder.
Adile Ayda'nın on yıllar evvel basılan bu kitabı; edebiyatımızın birçok ünlü ismini yakından tanıma fırsatı veriyor bize. Fakat bu tanıma her zamanki gibi "şurada doğdu, şurada yaşadı, şurada öldü" cümleleriyle olmuyor. Sanki onlarla toplantılara katılıyor, telefonda konuşuyorsunuz. Baskısı tükenmiş olan bu kitabı, eğer edebiyata az biraz ilginiz varsa, mutlaka sahaflardan edinip okumanızı tavsiye ederim. Dilerim tekrar baskıya girer...
Romulus'un ve Remus'un hikayesini hemen hemen Roma tarihine merak salmış herkes bilir. Bugün Roma futbol takımının amblemini oluşturan simge kökenini bu iki kardeşten alır. Bir kurt'un memelerinden beslenen iki kardeşin Romalıların atası olduğu farz edilir. İşte bu benzer hikayenin bizim Türeyiş Destan'ında yer aldığını hepimiz iyi biliriz. Bu başlangıçtan yola çıkarak, İtalyan Cumhuriyeti'nin kurulmasından önce İtalya'ya hükmeden Etrüsklerin Türk olduğuna dair birçok işaret mevcuttur. Burada bulunan ve Etrüsklere ait olduğu saptanan bazı kurganların içinde çıkan kalıntıların Orta Asya'da yaşayan Türklerin kültürel öğeleri ile benzer olduğu hatta aynı olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırmalardan yola çıkarak Etrüsklerin Türk menşeili olduğu kanaatine varılıyor. Her iki kurganlardan çıkarılan malzemenin üzerlerinde yer alan motiflerin dahi aynı olması bu savı güçlenidiriyor. Mantıksızda değil sonuçtan bir dönem bilinen dünyanın neredeyse her yerine hükmetmiş bir milletiz, etki alanımızın geniş olması son derece normal bir durum.
Etrüskler Türk müydü? Esasen bu anakronik bir soru. Çünkü bir şey ilk haliyle açıklanır son haliyle değil.
Ne demek istiyorum? Türk adı ve Türklük mefhûmunun ilk kullanım alanları elimizdeki verilere göre Turcae/Tyrcae adıyla MS 1. yüzyılı işaret ediyor. Romalı tarihçiler Pomponius Mela ve Plinius Azak denizin doğusunu yani bugünkü Rostov-Lugansk