Üzerimde Balkan Savaşlarını okumuş olmanın gerginliği ve üzüntüsü olduğundan bu kitaba inceleme yazmayı daha sakin bir zamanıma erteliyorum. Umarım bu kitabı okuduktan sonra güncelleme yapacak enerji ve motivasyonu kendimde bulabilirim.
Bir umudun uzun ve çileli yolculuğu… Kitaba şöyle bir incelemeyle başlamak istiyorum: Bir vatan ne kadar sevilir? Bir asker vatanı için ne kadar fedakâr olabilir? Ne kadar bu uğurda çilelere katlanabilir? Vatan denilen nesne, anadan, babadan, eşten, evlattan ne kadar değerli olabilir ki, onlardan vazgeçmeyi göze alacak kadar cansiperane savaşılıp,
Ş. Adnan Şenel/ Secdeden Sehpaya.
Elma ve Bıçak.
Bu Bir 12 Eylül Romanıdır.
Kastamonu-Taşköprü’lü olan Şenel, 1961 yılında Ankara'da doğdu. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bölümünü bitirdi. Mezun olduktan sonra kısa süreliğine kamu görevinde bulundu. Ardından basın-yayın sektörüne geçti. Yeni
Açıkçası alırken beklentim çok yüksek değildi ama aşırı iyi bir kitap. Kısa sürede bitirdim akıcı bir dili var. Bitmesini asla istemedim. Bitirince de kolay kolay etkisinden çıkamadım. Yakın tarih açık ve öğretici bir şekilde anlatılmış. Şiddetle tavsiye ederim.
12 Eylül trajedisinin en güzel anlatıldığı kitaplardan olduğunu düşünüyorum. Olaylar akıcı ama belli bir noktada bazı karakterlerin neden anlatıldığı bile tam belli değil. Bunun dışında okunası bir kitap olarak tavsiye ederim.
Gerçektende aldığı ödülü hak eden, yakın Balkan tarihindeki savaşların ve savaşlarda alınan yenilgiler sonucu düşman askerlerinin zalimce halka yaptığı eziyetlerin edebi dille kaleme alındığı çok başarılı bir roman olmuş. Bir zamanlar Osmanlı devletinin tebası olarak idare edilen 14 Balkan devletinin Osmanlının çöküş dönemindeki siyasi ve askeri istikrarsızlıklarından faydalanıp koca bir imparatorluğu yenmesini hem hayretle hemde üzüntüyle okudum. Savaş cephelerinde ordunun aldığı yenilgilerden devlet içindeki siyasi iç çatışmalara kadar koca bir imparatorluğun adım adım yıkılması gözler önüne seriliyor. Kitabın sonlarına doğru gelindiğinde anlaşılıyor ki 2. Abdülhamit döneminde hürriyet naraları atanlar daha sonraki beceriksizlikleriyle ülkeyi zilliyete sürüklüyorlar.
Son zamanlar soluksuz bir şekilde okuduğum yakın tarihi anlatan muhteşem bir eserdi. Hem merak edip hem de bitmesini hiç istemedim. Okudukça çokça uzuldum . Genç ve mahvolan hayatlara.
uzun yillar once okumus olmama ragmen pek inceleme olmadigini gorunce yazmak istedim. arkasinda yazilanlarin uyandirdigi merakla satin alip kisa surede okudum. polisiye romanlari seven biriyseniz kitap sizi de icine cekecektir. konun farkliligi bir sekilde son sayfaya surukluyor ve bu bile yeterli bir sebep alip okumak icin. kitabi lise yillarimda okudugumu da belirtmek isterim o zamanlardaki beklentimi karsilayan bir kitapti. hatirladigim kadariyla dusuncelerimi belirttim. tekrar goz atip yazmak isterdim fakat kitap ne yazik ki suan yanimda degil bence SANS VERILEBILIR
Kitap güzel miydi ?
Eh iştee..
Yazar karakterleri o kadar çok boş konuşturmuş ki .. Zaten yaşamda boş konuşanlardan kaçıp kitaplara sığınırken beni bi parça boğdu.. Birde karakterlerin gereksiz espirileri her şeyin en ince ayrıntısının olay örgüsüne hiç bir katkısının olmaması kitaptan puan kırmamın en büyük etkeni..
İlk baskısını yazarından bizzat imzalı olarak aldığım kitaptır kendisi.Kendisinin pek naif olmasının yanı sıra sözleri can yakıcıydı bir kaç satırda.. Beni derinden etkileyen ve hala yerinin değişmediği muhteşem bir 12 Eylül romanı.
Gözyaşlarınız pıt…
