Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmed Faiz

Fi Zilal-il Kur'an'da Davet Yolu yazarı
Yazar
9.4/10
6 Kişi
40
Okunma
9
Beğeni
963
Görüntülenme

Ahmed Faiz Sözleri ve Alıntıları

Ahmed Faiz sözleri ve alıntılarını, Ahmed Faiz kitap alıntılarını, Ahmed Faiz en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ayırıcı Bir Çizgi
İslâm, "La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah" şahitliğine dayalı olarak kainatın yaratıcı ve mutasarrıfının ortaksız bir tek Allah olduğuna inanmaktır. Günlük ibadet ve hayat faaliyetlerini bir tek Allah'a ait kılmaktır. Allah (Subhabehu ve Tealâ)'dan başka hiç bir kimseden hayat kanunlarının alınamayacağına ve tüm hayat işlerinde ilâhî hükümden başkasına boyun eğilemeyeceğine inanmaktır. İşte şehadet kelimesinin anlamı budur. "La ilahe illallah"a bu anlamıyla şehadet etmeyen bir kimse, kim olursa olsun; adı, lakabı ve soyu ne olursa olsun, şehadet getirmemiş ve henüz İslâm'a girmemiş demektir. Aynı şekilde üzerinde "La ilahe illallah" şahitliğinin bu anlamıyla egemen olmadığı bir ülkede Allah'ın dinine boyun eğip İslâm dinine girmemiştir. Bu toprakların üstünde yaşayanlar, "müslüman isimler" kullanıp müslümanların soyundan gelse de bu hüküm değişmez. O ülkelerin bir zamanların "Dar'ul-İslâm'ı" olması da bu durumu değiştirmez. Çünkü bu tür insanlar, gerçek anlamıyla şehadet getirmemişlerdir. Çünkü bugün şehadet kelimesinin gerçek anlamına uygun olarak Allah (Subhabehu ve Tealâ)'ya itaat eden ülkeler de yoktur.
Taviz Vermek ve Orta Yol Çözümlerine Başvurmak
"Günahkâr veya kafirlere sakın itaat etme." Çünkü onlar, seni iyilik ve itaate çağırmıyorlar. Seni hayra çağırmıyorlar. Onlar, günahkar kafirlerdir. Seni bir tür günah ve küfre davet ediyorlar. Öyleyse seni yolun yarısında buluşmaya çağırdıklarında buna uyma. İlgini çeker ve seni razı eder zannıyla sana teklifler yapacaklar. Buna uyma. Çünkü onlar iktidar şehveti (isteği) adına, mali ve bedenî şehvetler adına Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) çağırıyorlardı. Başlarında reis olmaya ve en zengin adamları olmaya çağırıyorlardı onu. Hatta ona güzel kadınlarla evlenmeyi teklif ediyorlardı. Utbe bin Rebia, O'na: "Gel bu işten vazgeç de seni kızımla evlendireyim. Kızım, Kureyş'in en güzel kızıdır" diyordu. Kısaca onlar, her zaman ve her yerdeki davetçileri satın almak için bâtıl ehlinin bildiği tüm şehvetleri teklif ediyorlardı. Allah (Subhabehu ve Tealâ) ise uyarıyordu: "Rabbinin hükmü (gelinceye kadar) sabret. Günahkâr veya kafirlere sakın itaat etme."
Reklam
Taviz Vermek ve Orta Yol Çözümlerine Başvurmak
İndirmiş olduğu hakkın, kafir günahkârların çağrısını yaptıkları bâtılla bir arada yaşaması mümkün değildir. Bu hakla bâtılın yardımlaşması veya orta yol çözümlerinde anlaşması mümkün değildir. Hakkın davetçisiyle bâtılın davetçileri, hiç bir şekilde anlaşamazlar. Çünkü hakla-bâtıl biribirinden tamamen ayrı iki hayat sistemidir. Birbirine asla kavuşmaz iki yoldur. Bâtıl, sa-hip olduğu güç ve debdebeyle mü'min azınlığa ve onların güçsüzlüğüne karşı bir zafer kazanmışsa bu; muhakkak ki Allah (Subhabehu ve Tealâ)'nın takdir ettiği bir hikmet içindir. Allah (Subhabehu ve Tealâ), hükmünü verinceye kadar sabretmek zorunludur.
Ayırıcı Bir Çizgi
İslâm, aldanmış bazı insanların sandığı gibi bulanık bir din değildir. Çünkü İslâm, besbelli ortadadır. Küfür de besbelli ortadadır. İslâm, anlam ve muhtevasıyla "La ilahe illallah" şehadetini getirmektir. Bu şehadeti bu anlamıyla getirmeyen ve hayatına buna göre yön vermeyen kimsenin hakkındaki Allah ve Resulü'nün hükmü; küfür, zulüm, fısk ve mücrimliktir..
Taviz Vermek ve Orta Yol Çözümlerine Başvurmak
Kur'an'ı indiren ve onu bu davanın kaynağı kılan Allah (Subhabehu ve Tealâ), bu davayı asla yardımsız bırakmayacaktır. Bu dinin davetçilerini kesinlikle yalnız bırakmayacaktır. Çünkü davetçiyi görevlendiren de O'dur. Kur'an'ı indiren de O'dur.
Davetin Temel İlkesi
İnsanları yeniden İslâm'a davet ederken, öncelikle akidenin benimsenmesinden işe başlamak gerekir. Davet edilen kimseler müslüman olduklarını iddia etseler bile, nüfus cüzdanlarında "müslüman" oldukları yazılsa bile işe başlangıç noktası bu olmalıdır. Davetçilerin bunu çok iyi bilmesi gerekir. Bunu yaparken de en başta İslâm'ın; akideyi, yani gerçek anlamıyla "La ilahe illallah (Allah'dan başka ibadete layık ilah yoktur)" şehadetini kabullenmekten ibaret olduğunu anlatmak zorundadırlar. Şehadet kelimesinin gerçek anlamı; hakimiyetin her konuda Allah (Subhanehu ve Tealâ)'ya ait kılınmasıdır. Bu inancın, kalbte, duygularda, pratik hayatta ve yönetimde gerçekleşmesi demektir. İslâm davetinin temel ilkesi bu olmak zorundadır.
Reklam
İslami Yaftalar (Hile ve İğrençlik)
İslâm'la yüz yüze savaşmaktan vazgeçen siyonist yahudi ve haçlı hristi-yanlar komünizm veya misyonerlik yoluyla savaşmaya yönelmişlerdir. Yani daha da iğrenç yöntemlere ve daha da hileli tuzaklara yönelmişlerdir. Çünkü bu dinle yüzyüze savaşıp zafer kazanma umutlarını kaybetmişlerdir. İşte müslüman bölgelerin tümünde İslâmî kılıklar altındaki sahte yönetim ve iktidarlar kurmalarının nedeni budur. Dini, tümüyle reddetmeyen bu yönetimler, İslâm akidesini benimsediklerini bile iddia edebilmektedirler. Misyoner kongre ve siyonist protokolların kararlaştırıp da uzun bir süre uygulayamadıkları ilkelerin tümü, bu yalancı kılıklı yönetimlerin vasıtasıyla uygulanmaktadır. Allah (Subhabehu ve Tealâ)'nın indirmediğiyle hükmeden, Allah (Subhabehu ve Tealâ)'nın şeriatini hayattan uzaklaştıran, Allah (Subhabehu ve Tealâ)'nın ha-ramlarını helal kılan, İslâm'ın düşünce ve değerlerine aykırı ahlaksızca düşünce ve değerleri yayan, İslâm'ın ahlakî değerlerini tüm basın-yayın araçlarıyla çök-ertmeye çalışan, misyoner kongre ve siyonist protokollerin kararlarını uygu-layan bu yönetim ve düzenler; müslüman olduklarını veya en azından İslâm'a saygılı olduklarını söylemeyi ihmal etmemektedirler.
İslami Yaftalar (Hile ve İğrençlik)
Bir kere adamların temel hedefi, akide sancağı altındaki son İslâmî devlet görüntüsünü ortadan kaldırmaktı. Bu görüntünün devamı ise, hilafetin ayakta kalmasına bağlıydı. Ve bu, mücerred bir görüntü olsa bile, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in buyurduğu gibi namaz halkasından önce ortadan kalkacak en son halkaydı. "Bu din, halka halka kopacaktır, ilk kopacak halka hakimiyet, en son kopacak halka da namazdır." Ne var ki, bu dine karşı olmadıkça hiç bir zaman bir araya gelmeyen Ehl-i kitap ve dinsizlerden oluşan bilinçli düşmanlar, anti İslâmcı küfür hareketinin içyüzünü ortaya çıkarmamanın zorunlu mantığına başvurdular. Bundan dolayı da söz konusu anti İslâmcı hareketin hemen peşinden gelen aynı doğrultudaki yönetimi İslâmî bir kılıkla örtmeye ayrı bir özen gösterdiler. Bu yönetimin iğrenç yüzünü İslâmî bir maskeyle kapatmaya çalıştılar
Ayırıcı Bir Çizgi
İslâm, "La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah" şahitliğine dayalı olarak kainatın yaratıcı ve mutasarrıfının ortaksız bir tek Allah olduğuna inanmaktır.
İslami Yaftalar (Hile ve İğrençlik)
İnsanları, putların etrafında toplayan tüm sapık önderliklerin yaptığı budur. Bu putların taştan olmalarıyla kişi ve düşüncelerden olması arasında hiç bir fark yoktur. Çünkü hepsinde amaç, insanları Allah'ın dininden önlemeleridir. Gönülleri; hile, düzenbazlık ve inat yoluyla İslâm davetçilerinin tebliğinden uzak tutmalarıdır
338 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.