Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Ağaoğlu

Ahmet AğaoğluSerbest İnsanlar Ülkesi'nde yazarı
Yazar
Çevirmen
8.3/10
66 Kişi
309
Okunma
36
Beğeni
4.331
Görüntülenme

Hakkında

Azerbaycan asıllı Türk siyasetçi, hukukçu, yazar ve gazeteci. Liberal Kemalizmin kurucusuydu. 1869 yılında Azerbaycan'ın Karabağ bölgesindeki Şuşa kentinde doğdu. Doğum adı Ahmet Ağayev’dir. Babası Hasan Ağayev (Mirze Hesen); annesi Sarıca Ali adlı göçebe bir kavimden Taze Hanım’dır. Aile fertleri Şuşa asilzadelerindendi ve ulema sınıfına mensuplardı. Babası onun bir İslam bilgini olarak yetişmesini istiyordu ama o babasından habersiz bir Rus okuluna yazıldı[9]. Ermenilerin devam ettiği, çok az Türk öğrencinin kaydolduğu bu okulda modern bir eğitim aldı ve mezuniyetinden sonra 1884’te daha yüksek dereceli bir Rus okuluna kaydoldu. Rus okullarında gördüğü eğitim sayesinde Rus ve dünya kültürünü yakından tanıdı. 1887’deki mezuniyetinin ardından 1888’de Petersburg’daki Mühendislik Enstitüsü’ne kaydoldu. Altı ay sonra gözlerindeki rahatsızlık nedeniyle tahsiline ara verip yurda dönmek zorunda kalan Ahmet Bey, yarım kalan tahsilini tamamlamak üzere 1889’da Paris’e gitti; hukuk eğitimi aldı. Ahmet Bey, Paris’te kaldığı 6 yıllık dönemde Hukuk Fakültesi’nin yanı sıra iki farklı yüksekokula devam ederek yaşayan Doğu dillerini öğrendi. “Şark Halkları Tarihi” dersini veren Fransız şarkiyatçı James Darmesteter'in yardımıyla 1890’da ilk bilimsel makalesini yayımladı. Bu ilk makalenin ardından çeşitli dergilerde yazıları yayımlanan Ahmet Bey ile tanınmış şarkiyatçı Ernest Renan yakından ilgilendi. 1892’de Londra’da toplanan Uluslararası Şarkiyatçılar Kongresi’nde bir bildiri sundu. Paris yıllarında Ahmet Rıza Bey, Doktor Nâzım Bey, Bahattin Şakir gibi ileri gelen Jön Türkler’le ve panislamist aktivist Cemaleddin Afgani ile tanıştı. Bu tanışıklıklar onun fikir hayatının oluşmasında etkili oldu. 1894 yılında Hukuk Mektebi ve “College de France”’ diplomalarını alarak Fransa’dan ayrıldı; 4 ay İstanbul’da kaldıktan sonra Şuşa’ya döndü[7]. Mezun olduğu Rus okulunda Fransızca öğretmenliği yapan Ahmet Bey, bir süre sonra Tiflis’e göçerek öğretmenliğe devam etti ve Paris’te iken yazılar gönderdiği "Kafkas" gazetesinde muhabirlik etti. 1899’da Bakü’ye geldi; Rusça yayınlanmakta olan "Kaspi" gazetesinde çalıştı; gazeteyi Azerilerin hukukunu savunan Rusça bir Türk yayın organı haline getirdi. Bir yandan da Fransızca öğretmenliğine devam etti. Azerbaycanlı Sitare Hanım ile evlenen Ahmet Bey, bu evlilikten beş çocuk sahibi oldu. 1900’lerin başında Bakü’de "Neşr-i Maarif Umur-ı Hayriye Cemiyeti İslamiye" adlı derneği kurdu. Derneğin başkanı işadamı Zeynelabidin Tağıyev idi. Tağıyev'in maddi desteği; Ali Bey Hüseyinzade, Alimerdan Topçubaşov ve İsmail Gaspıralı'nın çalışmalarıyla, dil olarak Türkçeye, siyasi olarak Rusya’ya ve inanç olarak da İran’a bağlı olan Azerbaycanlılar için bir kimlik inşa etmek için çaba gösterdier. 1905’te “Hayat” adlı günlük gazeteyi çıkarmaya başladı. Bu gazete, Azeri Türklerinde milliyetçilik düşüncesinin yeşertilmesinde önemli rol oynadı. O dönemde Azerbaycan halkı, dil olarak Türkçeye, inanç olarak İran’a (Türk kökenli Kaçar devleti), siyasi olarak Rusya’ya bağlıydı; insanlar kendilerini ne Türk ne de İranlı olarak görüyorlardı; sadece“Müslüman” olarak tanımlıyorlardı. Ahmet Bey’in gayreti, Azerbaycan halkına Türk olduklarını telkin etme yönündeydi. 1906’da Hayat’ın kapanmasının ardından Bakü’de ilk Türkçe gazete olan "İrşad"’ı, daha sonra "Terakki" gazetelerini çıkardı. İttihat ve Terakki'nin yayın organı olan Şurayı Ümmet'e yazılar yazdı. 1905’te patlak veren Türk –Ermeni çatışması üzerine “Fedai” adlı bir gizli örgüt kuran Ahmet Bey, Ermenilere ve bazı Rus memurlara karşı silahlı gruplar kurdu. Birkaç kere Petersburg’a giderek Rus İmparatoru ve bakanlarla görüştü. Üzerindeki baskılar yoğunlaşınca, 1909'da ailesiyle birlikte İstanbul'a göç etti. Türkiye’ye geldikten sonra memlekette kullandığı "Ağayev" soyadı yerine "Ağaoğlu" adını kullanmaya başladı ve bu isimle tanındı. İstanbul’a geldiğinde, II. Meşrutiyet ilan edilmiş, Paris yıllarından tanıdığı arkadaşları hükümette önemli görevler almışlardı. Maarif Nezaretinde İlköğretim Müfettişliği görevine getirildi ve Süleymaniye İttihat ve Terakki Kulübü’nün başkanı oldu. Bu kulüp, dönemin önemli bir kültür merkezi idi. Ağaoğlu Ahmet, bir yandan da “Sırat-ı Müstakim", "Sebilürreşad", "Hikmet", "Ateş''" gibi yayınlarda yazılar yayınlamaya devam etti. Bir süre “Tercüman-ı Hakikat” gazetesinin başyazarlığını üstlendi. 1912'de Türk Yurdu ve Türk Ocağı cemiyetlerinin kurucuları sırasında yer aldı. Cemiyet yayın organı olan Türk Yurdu dergisinde yayımladığı "Türk Alemi", "Osmanlı İnkılabının Şarktaki Tesiratı", "İslam'da Davayı Milliyet" gibi yazı dizileri ilgi uyandırdı. Babanzâde Ahmet Nâim ve Süleyman Nazif Bey gibi, İslamcı ve Osmanlı yazarlarla giriştiği tartışmada Türkçülükle İslamcılığın çelişmediğini kanıtlamaya çalıştı. 1912’den itibaren Darülfünun’da Rusça ve Türk tarihi dersleri vermeye başladı. Türk Medeniyet Tarihi kürsüsü başkanı oldu. 1914 yılında Osmanlı Meclis-i Mebusanı’na Afyon milletvekili seçildi. 1915 yılında İttihat ve Terakki’nin genel merkez üyesi oldu. Ağaoğlu, Meclis-i Mebusan’da sık sık söz alıp görüşlerini bildiren, konuşmacılardan izahat isteyen bir milletvekili idi. Konuşmalarında parlamenter sistemin gerekliliğini savundu, meselelerin bir müzakere yeri olan mecliste uzun uzun tartışılmasını istedi. Kanunlara namus meselesi ve din meselesinin karıştırılmamasını gerektiğini belirten konuşmalar yaptı. Sık sık hükümeti Kafkasya’daki Türk ve Müslümanların durumu ile ilgilenmeye ve bir şeyler yapmaya davet etti. 31 Mart 1918’de Ermenilerin Bakü’de katliam yapması üzerine Azerbaycan’ı kurtarmak için girişilen askeri harekat sırasında Ağaoğlu Ahmet Bey, Afyon mebusluğu görevi üzerinde kalmak üzere Kafkas İslam Ordusu’nun siyasi müşaviri olarak görevlendirildi. Görevi, kurtarılmış Azerbaycan’daki ilk Türk hükümetini kurmaktı. Yeni kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti parlamentosuna üye seçildiğinde iki farklı Türk devletinin parlamentosunda da görevli tek kişi oldu. Paris Barış Konferansı’nda devlet başkanı Ali Merdan Bey ile birlikte Azerbaycan’ı temsil etmek üzere seçildi. Ne var ki 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanması üzerine Kafkasya’dan çekilen Osmanlı ordusu ile birlikte İstanbul’a dönmek zorunda kaldı. İstanbul’u işgal etmiş olan İngilizler tarafından Kasım 1918’de tutuklandı, 21 Mayıs 1919’da Limni Adası’na , 21 Eylül 1919’da Malta’ya sürüldü Ağaoğlu Ahmet Bey, İngilizler tarafından “asayişi bozmak” ve “Ermeniler’e zorbalık” iddiasıyla tutuklanmış ve 2764 numaralı sürgün olarak Malta’ya sürülmüştü. Suçlamaların dayanağı, gazetelerdeki yazıları idi. İngilizlerle İstanbul’da başladığı kavgasını Limni’de ve Malta’da da sürdürdü; sonu gelmez dilekçeler vererek özgürlüğü için savaştı. Malta'da bulunduğu sırada “Üç Medeniyet” adlı kitabını yazdı. Dünyanın üç büyük medeniyetinden Buda-Brahma Medeniyeti ile İslam Medeniyetinin çökmekte olduğunu, Batı Uygarlığı modelinin benimsenmesi gerektiğini savundu. Bu kitap, 1927’de yayımlanabilmiştir. 1921’de Malta esirlerinin, Türk millî kuvvetlerinin tutukladığı İngiliz subaylar ile değiş tokuş edildiği bir anlaşma çerçevesinde Ankara hükümeti tarafından kurtarıldı. 21 Mayıs 1921’de İstanbul’a gelen Ağaoğlu Ahmet, oradan hemen Ankara’ya geçti. 1921’de serbest bırakılan Ağaoğlu Ahmet, hemen Ankara’ya giderek millî mücadele hareketine katıldı. Millî Mücadele döneminde TBMM onu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinin irşad heyetinde görevlendirir. Bölgedeki millî ve dini duyguları besleyen konuşmalar yapar. Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un baş yazarlığını yaptığı ve İstanbul'dan getirilen Sebilürreşad’ın Ankara’da yeniden yayını için çaba gösterir, dağınık olan matbaa makinesini bizzat kendisi toplar. Hâkimiyet-i Milliye’de Başyazarlık, Matbuat Genel Müdürlüğü ve Anadolu Ajansı’nın da ilk yönetim kurulu başkanlığını yapmıştır. İlk olarak Kars’ta çıkarılması düşünülen bir gazetenin başına gönderilmişti ancak Kütahya-Eskişehir Muharebeleri’ndeki olumsuz gelişmeler nedeniyle mücadelenin durumu hakkında halk aydınlatmak ve moralleri yükseltmek için “İrşad Heyetleri” kurulması gündeme gelince Ağaoğlu daha Kars’a varmadan önce bir irşad heyetine başkan seçildi. Doğu Anadolu’yu ve Karadeniz sahillerini dolaşarak çok başarılı bir şeklide milliyetçilik propagandası yaptı. 29 Ekim 1921’de halen Kars’ta iken Ankara hükümeti tarafından Matbuat Genel Müdürlüğü görevine getirildi; 1923’e kadar bu görevi sürdürdü. Ankara’da Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin başyazarlığını da üstlendi. 1923 yılında II. dönem Kars milletvekili olarak TBMM’de yer aldı. Aynı yıl Matbuat Umum Müdürlüğü’nden ayrılarak ve bir şirket halinde yeniden kurulan Anadolu Ajansı’nın İdare Meclisi Reisi olan Ağaoğlu, bir yandan yazarlığa devam etti diğer yandan Ankara Hukuk Mektebi’nin kuruluşunda görev aldı ve bu kurumda anayasa dersleri verdi. Cumhuriyetin ilanından sonra Ağaoğlu’nun bilgi ve birikimlerinden yeni devletin kuruluşunda yararlanıldı. 1924 Anayasası’nın hazırlanmasında önemli rol oynadı. Mustafa Kemal’e devrimler konusunda danışmanlık yaptı ve özellikle laikliğe dair devrimlerin meşrulaştırılması çalışmasında katkıda bulundu. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın içinde bireysel özgürlüklerin savunucusu olan Ağaoğlu, fırkanın bazı politikalarına eleştiriler getirdi. III. Dönemde de Kars milletvekili olarak TBMM’de yer aldı. 1930’daki Türkiye’deki çok partili hayata geçiş denemesinde Gazi Mustafa Kemal’in isteği üzerine Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluşuna katıldı. Parti programı ve tüzüğünün oluşmasına katkıda bulundu, partinin ideologu olarak tanımlandı. Fırkanın teşkilat yapısını ve siyasi faaliyetlerinin esasını belirleyen fırka tüzüğünü hazırladı. Partinin 17 Kasım 1930’da kendisini feshetmesinden sonra tekrar eski partisi CHP’ye dönmedi ve liberal görüşlerini yazılarıyla savunmaya devam etti. Siyasetten çekildikten sonra İstanbul’a dönen Ağaoğlu Ahmet, Darülfünun’da hukuk tarihi müderrisi oldu. 1932’den sonra her Pazartesi evinde devrin tanınmış düşünürlerinin katıldığı büyük toplantılar düzenledi. Nâzım Hikmet’ten Peyami Sefa’ya kadar pek çok tanınmış kişinin katıldığı bu toplantıları ölümüne kadar sürdürdü. 1932’de Cumhuriyet gazetesinde Kadrocular’la amansız bir fikir tartışmasına girdi. Batıda hürriyet ve serbestinin fertleri güçlendirdiği; güçlü fertlerin batıyı kalkındırdığı görüşünü savundu[8]. Şevket Süreyya ise bu görüşlerin ömrünü tamamladığı, savaş döneminin bir ürünü olduğu görüşündeydi. Tartışma Ağaoğlu’nun 5 Şubat 1933'te yayınlanan “Son Söz” başlıklı yazısı ile bitti. 1933'te hükümete karşı muhalefeti ile tanınan “Akın ” gazetesini çıkarmaya başladı. Gazete, hükümetin devletçilik ve ekonomi politikasını eleştiriyordu. Akın, 119 sayı yayınlandıktan sonra kapatıldı. Ağaoğlu, gazetenin kapatılmasından kısa süre sonra gerçekleşen üniversite reformu sırasında üniversitedeki görevinden emekliye sevk edildi. O sırada ağır hasta olan eşi Sitare Hanım, bu olay üzerine daha da ağırlaşarak 16 Kasım 1933'te hayatını kaybetti. Hayatının son yıllarını Nişantaşı’ndaki evinde geçiren Ağaoğlu, “Kültür Haftası” ve “İnsan” dergileri ile Cumhuriyet gazetesinde dizi yazılar yazdı. Karaciğer kalp ve nefes darlığından muzdarip olan Ahmet Ağaoğlu[12], 19 Mayıs 1939’da İstanbul’da hayatını kaybetti. Feriköy Mezarlığı'na defnedildi.
Tam adı:
Ahmet Bey Ağaoğlu (Azerice: Əhməd bəy Ağaoğlu)
Unvan:
Siyasetçi, Hukukçu, Yazar ve Gazeteci
Doğum:
Suşa, Karabağ, 1869
Ölüm:
İstanbul, Türkiye, 19 Mayıs 1939

Okurlar

36 okur beğendi.
309 okur okudu.
10 okur okuyor.
194 okur okuyacak.
4 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Fakat bilgisiz ve usulsüz çalışmak, boş havanda hava dövmektir.
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
Hürriyet şeref verir, izzet verir. Hürmet ve ikram temin eder!
Sayfa 142 - Mavi Gök Yayınları
Fırıldak gibi her rüzgârın önünde yolunu değiştiren bir adamın, o rüzgârın esiri olduğu şüphesizdir. Yalnız her hâl ve mevkide fikir ve hislerine sadık kalarak icap ettiği takdirde istihzaya, hakarete, ızdıraba, fakra ve ihtiyaca tahammül edenlerdir ki hakiki izzetinefis sahibidirler. Hür olabilmek de bu gibilerin nasibidir.
Sayfa 68 - Mavi Gök Yayınları
Peygamber, bir başka münasebetle: «Allah, Cenneti, annelerin ayakları altına serdi»* demiştir. Böylece, kadınların mânevi değerini yücelten Muhammed, onlara, öylesine geniş haklar tanıdı ki, Fransa gibi bugünün bazı memleketleri bile hâlâ bu hakları tanımak cesaretini gösterememişlerdir.** Kur'an'ın koyduğu esaslara göre kızlar, anneleriyle babalarının mirasını alabileceklerdi. Anneler ve babalar, bundan böyle kızlarını satamayacaklardı. Kız çocukları, ergenlik çağına erdikten sonra, istedikleriyle evlenebileceklerdi. Kızların rızası alınmadan, onların adına kıyılacak nikâhlar, yolsuz ve hükümsüz sayılacaktı. Kızlar, bütün yurttaşlık haklarından yararlanabilecekler, meşrû olan her işi yapabileceklerdi. Mukavele yapmak, imzalamak, başkalarına senet vermek, senet almak haklarına sahip olabileceklerdi. Kur'an'a göre, evli kadınlar da, her hakka sahip yurttaşlardı. Bunlar, kocalarına bağlı olmaksızın mallarını idare etmek ve mallarına sahip olmak hakkına maliktiler. Kocası karısından, emzikli çocuğuna meme vermesini istemekten başka hiç bir istekte bulunamayacaktı. Kadın, kocasına, sadece sadı kolmak ve ona itaat etmek zorunda idi. Bu itaat de ancak, makul bir çerçeve ile sınırlandırılmıştı. Kadının kocasına bakması, onun mal ve mülküne göz kulak olması, tamamen isteğine bağlı bir iş olarak kalmakta idi.
Okumak yazmak bilen anlayışlı bir amelenin verimi ile cahil bir amelenin verimi arasında mühim farklar vardır.
Sayfa 128 - Mavi Gök Yayınları
“Cahil mollaların falaqqalı-çubuqlu mədrəsələri müsəlmanın bəsidir; nə qədər avam, dünyadan xəbərsiz olsa, o qədər yaxşıdır...”
Ahmet Ağaoğlu
Ahmet Ağaoğlu
Reklam
Şəxsi təşəbbüs və qəhrəmanlıqların qaynağı özünəgüvəndir.. Bir tərəf nə qədər şiddət, hiddət, zülm və cəfa etdisə, digər tərəf də o nisbətdə əzm, səbat və müqavimət göstərdi.
Ahmet Ağaoğlu
Ahmet Ağaoğlu
“Mənəvi vasitələrlə dəyər və nüfüzlarını saxlaya bilməyən rəhbərlər maddi vasitələrə, zorakı idarəçiliyə əl ataraq haqlı tənqidləri susdurmaq üçün istər-istəməz hədə-qorxu yolunu tuturlar”
Ahmet Ağaoğlu
Ahmet Ağaoğlu
Sərbəst İnsanlar Ölkəsində
Sərbəst İnsanlar Ölkəsində

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
144 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
Azadlıq Mələyinə vurulmuşam!!!
Əhməd bəy Ağaoğlunun bir ictimai xadim kimi Azərbaycan tarixində yeri əvəzolunmazdır. Azad düşüncəli, vətənvərpər şəxsiyyət , yazıçı, Paris Universitetinin Hüquq fakültəsinin  tələbəsi olan Ağaoğlunun bu kimi uğurlarını kənara qoyub bir amilin adını çəksəm bu belə onun tariximizə,millətimizin qəlb yaddaşına qızıl hərflə yazılmasına səbəb olar.  
Sərbəst İnsanlar Ölkəsində
Sərbəst İnsanlar ÖlkəsindəAhmet Ağaoğlu · Tutu Nəşriyyatı · 2001143 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Toplum olaraq yüz il əvvəl harada idik və indi haradayıq? Cəmiyyətlər inkişaf edərkən biz niyə geriləmə yolunu tutduq? Günahkar kimdir? Bu tip suallar həmişə düşündürüb və cavab olaraq pafoslu, yanğılı mətnlər yazılıb, fəqət çıxıb sistemli şəkildə problemləri sadalamağa və həll yollarını düşünməyə, şüurlarda inqilab etməyə cəhd edən tapılmayıb, bu
Sərbəst İnsanlar Ölkəsində
Sərbəst İnsanlar ÖlkəsindəAhmet Ağaoğlu · Tutu Nəşriyyatı · 2001143 okunma
Reklam
216 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Əhməd Bəy Ağaoğlu - Xatirələr
İlk olaraq onu nəzərə çatdırmaq istərdim ki kitab oxuduğum ən yaxşı “ xatirələr” dən biri idi. Bunu həm hissləri çatdırmaq cəhətindən , həm də mahiyyət etibari ilə deyirəm. Kitab Əhməd bəy Ağaoğlunu sadəcə “Difai” partiyasının qurucusu kimi tanıyanlara , onun digər “həyatını” göstərir. Sərbəst firqə ilə bağlı olan hissələr ən maraq doğuran məqamlar idi. Kitabı oxuyun və Əhməd bəyin demokratiya , türkçülük, mətbuat - bir dövlət üçün hər şey olduğunu görün.
Xatirələr
XatirələrAhmet Ağaoğlu · Teas Press · 20196 okunma