Mensubiyet duygusuna yapılan aşırı vurgu, tüm ataerkil düzenlerde olduğu gibi burada da, “içine kapalı doğal düzen” algısını her aktörün içine doğduğu doğal bir değer kılar. İçe kapalılık ise doğal olarak kuvvetli bir öteki mefhumunu besler ve kimlik tanımında ‘öteki’ fikrini hatırı sayılır bir şekilde araçsallaştırır.