Ali Yaşar Sarıbay

Ali Yaşar SarıbayGlobal Bir Bakışla Politik Sosyoloji author
Author
Compiler
8.4/10
20 People
127
Reads
13
Likes
2,814
Views

Ali Yaşar Sarıbay Posts

You can find Ali Yaşar Sarıbay books, Ali Yaşar Sarıbay quotes and quotes, Ali Yaşar Sarıbay authors, Ali Yaşar Sarıbay reviews and reviews on 1000Kitap.
Genel olarak, Batı'nın Türkiye'ye karşı bir aşağılayıcı tutumu var ama ondan daha ilginç olanı ve daha üzücü olanı, bu aşağılamayı biz kendi içimizde meşrulaştırıyoruz. Toplum olarak, çoğu aydınlar olarak bunu kabul ediyoruz. Doğrudur, Batı standartları açısından eksiklerimiz olabilir. Bizim demokrasi konusunda vs. olan eksiklerimiz bir gerçek. Bunların inkâr edilmesi gerekmez ama onların telafisi için, tabiri caizse, köle konumunu kabul etmek de çok yanlış bir şeydir.
Bize başkalarının vaat ettiklerini değil, bizim topluma, dünyaya ne vaat ettiğimizi mesele yapmak zorundayız. Bunun için kendimizden hiçbir zaman umut kesmemeliyiz.......... Vaat edilene yolculuk, umuda yolculuk gibi görünebilir. Ama kendimizden umut kesmiş şekilde yapacağımız bu yolculuk, son tahlilde bizi “yaşayan ölü hissi”ne mahkûm edebilir.
Reklam
Kpss tayfası , bu yıl bunu soracaklar ... :q
İslamcılığın devlet politikası olmaktan çıkışı, 1912'de Balkan Savaşları'nın bitmesine denk düşer. O zaman iktidarda olan Ittihat ve Terakki Partisi, daha önce belirtilen milliyetçi akımların etkisiyle İttihad-ı Islam politikasından vazgeçmiş ve Türk milliyetçiliğine yönelmiştir.
önemli .
Iris Murdoch, din ile moralite arasında en belirgin köprünün "erdem" (virtue) olduğuna ve bu sayede dolce vita'nın ve materyalizmin önünün tıkanabileceğine dikkatlerimizi çekmisti (Murdoch, 1993: 481).
Bazı şeyler gösterişci şekilde tüketilmekte...
Çünkü tekrarlarsak, motto "görünüyorum o halde varım" ise, görünmeme yarayan "muteber" olan ne ise, var olmamı da o sağlayacak demektir (Bu, "Müslümanlık" olabileceği gibi, "yurtseverlik", "demokratlık", "Atatürkçülük", "liberallik" vs. de olabilir).
Acı ...
Tüketimcilik artık bir hayat tarzı olarak sadece teknolojiyi, müziği, modayı, sporu değil (Miles, 2000); en önemlisi "değerleri" bir meta gibi tüketilir kılmakta ve kendini gösterme, bu yolla varolmanın aracı haline gelmiş bulunmaktadır. Daha önce belirttiğimiz gibi, din dahil bu durumdan muaf hiçbir toplum alanı bulunmamaktadır.
Reklam
Fakat akıl ile kalp arasındaki çatışma ve çelişme çözümsüz olduğu için, esin kaynağı Schopenhauer gibi Durkheim da insanın son tahlilde acı, üzüntü ve gerilime tabi olduğunu söyler: Insan olarak sadece rasyonel değil, irrasyonel (duygusal ve arzulayan) varlıklar olmamız bizi bireysel, egoistik ve ahlâka aykırı amaçlara da yöneltir.
Durkheim, "saf akıl"ın (pure mind) toplumun tanımlayıcı unsuru olduğunu söylemişti ama bunun yanında, kalbin akıldan daha güçlü olduğunu da vurgulamıştı (Mestrovic, 1988: 57).
Schopenhauer' a göre ;
Ona göre, istenç, aklın değil, hepsi bilinçaltı ve duygusal mahiyetteki hayaller, dürtüler, duygulanımlar, tutkular ve duygulardan oluşan kalbin sesiydi ve bu ses bedenden gelmekteydi (Mestrovic, 1988: 57).
Schopenhauer'e göre, acı çekmek hayatın özü olup, insan doğasının kaçınılmaz sonucuydu.
107 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.