Şanslı olduğumu düşünmek, toparlanmama yardım etti. Ama toparlanma konusunda iyi olmak artık övündüğüm bir şey değil. Çünkü belaya bulaştıktan sonra toparlanabildiğimi bildiğim için artık belaya bulaşmaktan çekinmez oldum.
İçerde bir tarafınla yapayalnız kalabilirsin
kuyunun dibindeki taş gibi
fakat öbür tarafın
öylesine karışmalı ki dünyanın kalabalığına
sen ürpermelisin içerde
dışarda kırk günlük yerde yaprak kıpırdasa.
NAZIM HİKMET
"Umut," diye karşılık veriyor Rodney. "Kötülükleri iyice beter hale getiren, umuttur. Umut olmasa acı o kadar kötü olmaz. Acı çekmediğimizi ummak yerine onunla öylece yaşar gideriz."
Tamamen tesadüfi olarak kitapçıda gezerken dikkatimi çekti ve aldım. Neden bilmiyorum ama hapishane konuları hep ilgimi çekmiştir. Hiç bir yorum ve inceleme bulamadığım bu kitaba “neden kimse okumamış ki” diye başta önyargıyla yaklaşmıştım. Okumaya başlayınca yazarın kendi hikayesi ve hapishanedeki diyologlar ilgimi çekmeye başladı. Felsefi ve mitolojik bilgiler de içeren bu kitap beklentimi karşıladı. Bir çok sayfanın altını çizdim. Hikaye+kültürel bilgi
karışımı kitap sevenlere tavsiye ederim.
Kitap değişik bir konsepte sahip. Hapishanelerde Felsefe dersi veren bir öğretmenin kendi anılarından derlediği kitap bazı derin felsefi mevzuları hayatla hep tuhaf bir ilişki içerisinde olan mahkumların bakış açısıyla tartışarak, çoğunlukla entellektüel derinliği olmayan bu insanların böylesine derin mevzulara nasıl yaklaştığını çok güzel aktarmış. Yazarın babası, abisi ve amcası gibi yakın akrabalarının da hapis geçmişi olduğu için aslında konuya uzak sayılmaz. Babası, yazarımız küçükken sık sık içeri girip çıkmış biri. Ayrıca bu durum, babasının kriminal bir karaktere sahip olması, yazarda derin travmalar yaratmış, okudukça anlaşılıyor. Zaman zaman aralara serpiştirdiği amcasının hapishane anıları, okuru safi felsefi konularla boğulmaktan kurtarıyor. Felsefi konuların uzun uzadıya tartışılmamış olmasının, ya yazarın okuru sıkmak istememesinden ya da mahkumlarla böylesi tartışmaların çok derinleşmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Sözün özü; kitap gayet güzel hazırlanmış, ilgi çekici, hatta yer yer akıcı diyebilirim. Size, hayata farklı bir pencereden baktıracak.
Andy West hapishanelerdeki serbest zaman etkinliklerinde felsefe dersi veren bir öğretmendir. Kendisinin anılarından oluşan bu kitap mahkumların da birer insan olduklarını bize hatırlatmakta ve oradaki insanların görüşlerini anlamamızı sağlamaktadır. Hırsızından katiline birçok farklı mahkum vardır ve West'in anlattığı/sorduğu olaylara, sorulara kendi bakış açılarıyla cevap verirler.
Bazen özgürlüğü bazen zamanı bazen var olmayı bazen yaşadıklarının hepsinin gerçek mi yoksa sadece rüya mı olduklarını tartışırlar. Bir alana uzun zaman boyunca hapsoldukları için verdikleri cevaplar bence çok önemli.
Bu arada West'in babası da abisi de bir suçludur ve kendi içinde de bunlarla uğraşmaktadır. Sadece mahkumları anlatmak varken kendinden de bahsettiği için yazara fazladan bir teşekkür gerekir.
Genel anlamıyla bir sorgulayış, düşünce içerdiği için felsefeyi hiç bilmeyen biri de anlayabilir ve kesinlikle önerimdir.