1928'de Beyoğlu, İstanbul'da doğdu. Çocukken sinemadan çok etkilendi. 1951 yılında Getronagan Ermeni Lisesi'nden mezun oldu. Lisedeyken film stüdyolarında sinemacılığın her dalında çalıştı. Muhsin Ertuğrul'un yanında tiyatro ve oyunculuk eğitimi almaya başladı. Amacı rejisör veya oyun yazarı olmaktı. 1950'de Yeni İstanbul gazetesinde gazeteciliğe başladı. Bu yıllarda Ermenice gazete ve edebiyat dergilerinde öyküleri yayınlandı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne devam ediyordu. Ancak fotoğrafçı ve gazeteci olmaya karar verdi.
1961 yılına kadar Hayat dergisinde fotoğraf bölümü şefi olarak çalıştı. 1961'de İngiltere'de yayınlanan Photography Annual, onu dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri olarak tanımladı. Aynı yıl Amerikan Dergi Fotoğrafçıları Derneği'ne kabul edildi ve bu kuruluşun Türkiye'den tek üyesi oldu. Fotoğraf dünyasının çok önemli yayınlarında fotoğrafları kullanıldı, kendisinden bahsedildi. ABD'de, Almanya'da, Paris'te çeşitli sergiler açtı. Bu arada, Bertrand Russell, Winston Churchill, Arnold Toynbee, Picasso, Salvador Dali gibi birçok ünlünün fotoğrafını çekti, röportajlar yaptı.
1979'da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin foto muhabirliği dalındaki birincilik ödülünü aldı. 1980'de fotoğraflarının bir kısmı Karacan Yayıncılık tarafından kitap haline getirildi. 1986'da Hürriyet Vakfı'nca basılan, Prof. Abdullah Kuran'ın yazdığı Mimar Sinan kitabını fotoğrafladı. Bu kitap 1987de Institute of Turkish Studies tarafından İngilizce olarak yayınlandı.
1989'da Hil Yayınları Ara Güler'in Sinemacıları kitabını yayınladı. Yıllarca üstünde çalıştığı Mimar Sinan yapıtlarının fotoğrafları, 1992'de Fransa'da Edition Arthaud, ABD ve İngiltere'de Thomas and Hudson, Singapur'da Archipelago Press tarafından Turkish Style başlığıyla, Fransa'da ise Albin Michel yayınevi tarafından Demeures Ottomanes de Turquie adıyla yayınlandı. Dünya Şirketler Grubu 1994'te Eski İstanbul Anıları, 1995'te Yitirilmiş Renkler kitabını yayınladı. Ana Yayıncılık ise 1994'te Bir Devir Böyle Geçti, Kalanlara Selam Olsun ve 1995'te Yüzlerinde Yeryüzü adlı kitapları yayınladı.
Ara Güler'in fotoğraflarının büyük bir bölümü Fransa, ABD ve Almanya'da çeşitli müzelerde sergilenmekledir. Fotoğraflarında Leica makinasını kullanmıştır. Fotoğrafın sanat dalı olmadığını düşünmektedir.
18 Ağustos 2018 günü 90.doğum gününde İstanbul'da Ara Güler Müzesi açılmıştır.
Ara Güler 17 ekim 2018 günü saat 23.30'da yoğun bakımda bulunduğu Florance Nightingale hastanesinde vefat etmiştir.
Unvan:
Ermeni Asıllı Türk Fotoğrafçı, Fotoğraf Muhabiri ve Yazar
“Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur. “
Tanpınar “Mahur Beste”
“- Oğlum Behçet, sen bir medeniyetin iflâsı nedir, bilir misin? dedi. İnsan bozulur, insan kalmaz; bir medeniyet insanı yapan manevi kıymetler manzumesidir.”
Tanpınar “Mahur Beste”
“Çünkü mevsimin içimizde kurduğu uzlet duygusu eşya ile aramızdaki münasebeti âdeta bir sanat planına nakletmiştir. Çünkü başka mevsimlerde belki bir şair oluruz, fakat sonbahar, kendisi şairdir.”
Tanpınar “Hep Aynı Boşluk”
Kentin hafızası toplumun kolektif bir fotoğrafını çeker. Şiir de en az fotoğraf kadar şehri ve şehirlileri dizelere hapseder, burada ölümsüzleştirir. İstanbul’un önemli dilsel ve görsel temsilcilerinden
Selam️ Ara Güler & Ahmet Hamdi Tanpınar “aynı rüyanın içinde”..
Eserin sunuş kısmında “ilki, bir tarihin entelektüel hafızası; öteki, bir tarihin görsel kayıt ustası.” yazıyor, iki ismi buluşturan kitabın nitelikli kaynaklarını özetliyor.
Ali Sina Özüstün projesinin hayat bulmuş halini göremeden, tıpkı fotoğraflarının
"Ara Güler ise yıllar önce verdiği bir röportajfa Ermeni olduğunu yıllarca saklamış nedenini ise şöyle anlatıyor...
"Ermeni olduğunuz için sıkıntı çektiniz mi?" sorusuna "Yok. Herkes bilmez zaten benim Ermeni olduğumu." şeklinde yanıt veren Güler, nedenini "Burası acayip bir memlekettir. Puştlar vardır, takar. Yoksa buranın en yerlisi benim." şeklinde açıklamıştı. " diyor ve çok haklı :D
Bu toprakların çocuğu. Ve gerçekten vatanını seven biri. Niçin peki böyle bir girişle başladım? Çünkü, çoğu kişi ünlü olmak adına vatanını, milletini , değerlerini satıp batılıların gözünde birşeyler olmaya çalışırken Ara Güler kendisi gibi kalmayı başarıp uluslararası başarılarla hem ülkesini gururlandırıyor hem de nerden geldiği unutmayarak vefakarlık nasıl yapılır bir kez daha gösteriyor. Böyle insanlar sanatçı olabilir zaten giderler popüler olur, günlük reklamını yapıp sadece bir reklam malzemesi olarak kalır.
Eski İstanbul'un ruhuna uygun müthiş kompozisyonlar oluşturulmuş. Kompleksi olmadığı için Camileri ve mezar taşlarını müthiş bir şekilde fotoğraflamış. Fotoğrafa ilgisi olanlara öneriyorum. Son olarak şu alıntısını da bırakarak gidiyorum:
#114702598
İyi okumalar.