Dünyanın ne düşündüğü umrumda değil. Orospu olarak da doğmuş olabilirim, ressam olarak da.. Dünyanın en lanetlenmiş insanı olarak doğmuş olsam bile umrumda değil. Ama kendi yolumdan memnunum.
Kitabın tek sevdiğim yanı Freida’nın hayatı ile ilgili bilgiler içermesiydi ki bunu bir biyografi kitabından alabilirdim. “Frida olsaydı bunu yapardı siz
de böyle yapın.” önermeleri bayağılığın yanında sinir bozucu da. Frida’nın ideolojilerini kavramış biri o özgürlükçü ve bağımsız ruhun taklit değil tam aksine özgünlükle yakalanacağını, bu yüzden birilerinden emir değil tavsiye alınması gerektiğini çok iyi bilir.
Klasik, piyasa ürünü, “şöyle yapın”dan pek de ileri gidememiş bir kitap. Zaten kitap Frida’nın nasıl her yerde olduğundan ve sattığından bahsederek başlamış, bu kitabın da kapitalizmin bir ürünü olduğunu belirtircesine. Bunda sakınca yok aslında, gerçek bir kişisel gelişim kitabı olabilseydi.
Frida’yı tanımak isteyen biri bu kitabı değil, biyografik bir kitabı okumalı. Kendi çıkarımlarınızı yapıp feyzalabilirsiniz.
Cinsellik kısmında modern olumlamalar da tabii güzel denebilir ama özellikle bu kitaptan mı öğrenmeniz gerekir zaten bunları, bilemiyorum.
Frida’nın tabloları hakkında yapılan yorumlar güzel ve özgündü.
İmla hataları ve anlatım bozuklukları fazlaca. Çeviri kaliteli bir çeviri değil.
Önermem, Frida ile ilgili daha güzel kitaplar bulunabilir, ben bir umutla okumaya devam ettim. Tam anlamıyla zaman kaybı olmasa da çoğu ölçüde zaman kaybı.
Ne zamandır aklımda olan bir kitaptı "Frida Olsa Ne Yapardı".
Frida'nın hayatını, geçirdiği kazaları, bitmek bilmeyen ameliyatları, hayatının aşkı ve hayal kırıklığı olan Diego'yu, asıl tutkusu ve aslında kendisini sansürsüz bir şekilde resmettiği sanatını ve daha fazlasını anlatıyor.
Yıllardır Frida'yı ve hayatını yakından takip ediyorum, araştırıyorum ve bence gelmiş geçmiş en güçlü kadınlardan biri. Herkesin kesinlikle öğreneceği ve ders çıkaracağı şeyler olan bir kitap, öneriyorum
#fridakahlo