"Suçluluk psikolojisiyle hareket eden insanlar yaşadıkları stresin de etkisiyle mantıklı düşünemeyip gizledikleri gerçekler ortaya çıkmasın diye doğal ve basit olguları bile esas saklamak istedikleri suçlarıyla birlikte kamufle etmeye çalışırlar."
"Ancak içinde fırtınalar kopan denizin dalgalanmama çabaları, gemileri sütliman sularda tutmaya artık yetmiyor, bu uğurda verdiği savaş onu her geçen gün daha da zorluyordu ..."
🌿Merhabalar🌿 #188501228 E-KİTAPLAR
Telegram E-kitaplar t.me/Pdf100000kitapa...
Sayfama gelip bu iletiyi okuyorsan, bence kitap önererek yorumunu da ekleyebilirsin, şimdiden teşekkürler 🙏🙏 Her öneri birbirinden değerli benim için🥰
Değerli önerilerinizden oluşan kitap listesi;
Nasıl bir kitaptı bu böyle️️Her bir satırı, ilmek ilmek işlenmiş, aralarında kopukluk olmayan, mantık çerçevesinde olayların oturtulduğu..İnsanın içine işleyen...Kimi zaman hüzünlendiren kimi zaman ise tebessüm ettiren..
Bazı yerlerini tahmin etsem de çoğu yerinde beni şaşırtan.
İçerisinde; aile bağlarının, unutmaz bir aşkın(Ah Lübeyna ve Teo!) arkadaşlığın-dostluğun, acımasızlığın, riyakarlığın, travmatik olayların, vefanın vb anlatıldığı..
Arka plânda da; tarih, ülkemizin siyasi tarihi, psikolojik bilgilerle harmanlanan.
Geçmiş ve gelecek arasında gidip gelirken biz okurlarını sıkmayan.
Ön plânda; Lübeyna karakteri olsa da aslında her bir karakterin(Teo, Ferhat, Nusret, Caner, Sabahattin, Merdan Bey ve Yade Hanım, Jülide, Burak vs.) karakterlerin de oya gibi işlendiği..
Bazı yerlerde yok artık bu kadarı da olmaz dedirten. Her bir sayfasını heyecanla okuyacağınız..Sürprizlerle dolu...
İyi ki okumuşum dediğim.Kendimi o trende imiş gibi hissettiğim..Film tadında..
Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen, çoğu yerli yabancı yazarı arkasında biraktıracak cinsten bir kaleme sahip kitaptı.
Kısacası müthişti.
Sevgili yazar "Arman Atilla'nın" emeğine ve eline sağlık.
Sevgilerle...
Kitabımız oğlunun düğünü için yeğeni ile buluşup #Paris 'e tren yolculuğu yapacak olan Lübeyna hanımın, bu yolculuğa geçmişini, sırlarını, yaralarını ve acılarını sığdırmaya karar vermesiyle başlıyor. Anlattıklarıyla hem kendi yaşamına hemde dönemin siyasal durumuna paralel anlatımıyla, yeğeni ağzı açık ve aynı zamanda inanılmaz gözlerle dinliyor halasını.. Sürgün misali savrulan çocukluğu, anne-babasının ayrılığı, kendi ayakları üstünde durma çabası, elinden kayıp giden sevdası ve geçmişin gölgesinde kalıp intam yeminleri etmiş bir adam... 70 yıllık bir ömrü kac saate sığdırabilirsiniz? Hemde her yılı acı ve keder üstüne kurulu iken.
Bir anda her sırrın ortaya döküldüğü o tren yolculuğuna bir bilet alıp, o lüks koltuklara oturmuş, geçip giden yolları izlerken bir yandan anlatılanlara ağlamış bir yandan imkansızlıklar içinde ayakta durmuş bu güçlü kadını izlerken buldum kendimi. Kitap baştan sona sıkmadan, merakta bırakarak okuttu kendini. Çoğu sayfaya gözyaşlarım eşlik etti. Kardeşlik bağı, vicdan,umut.. Bir çok konunun bağlanışı gerçekten muazzamdı. Ama ben en çok #havin karakterine üzüldüm. En çok ona bağlandım diyebilirim. Yazarımızın ilmek ilmek dokunduğu, her sayfası emek kokan ve yazarının bilgi birikimine hayran bırakan şahane bir eserdi. Kesinlikle okuyup, okutturun efenim..
Kitabın kapağını kapattım ve cidden "Vay canına!" Dedim.
Dehşet ve ibret içerisinde kapağa bakıyorum ayrıca ağzımda açık.
Bu neydi, Allah aşkına ben ne okudum?
Bu kitabı görüpte almazsanız çok çok çok şey kaçırırsınız!
İddia ediyorum, pişman olursunuz!
Gizli Sırlar Treninde birinci sınıf yolculuğa hazırlanın! 70 yıllık tarih ve sırlar yumağının deşifre oluşuna hazırlanın!
Vay canına! Cidden ben ne okudum ya hu.
Gerçek bir hikaye miydi, bilmiyorum. Eğer gerçekse ve Lübeyna Hala yaşıyorsa ellerinden ve yanaklarından öpüyorum. Değilse, yazara sevgilerimi iletiyorum. Çünkü muhteşem bir kurgu ve muhteşem bir olay örgüsü, dolu dolu birikim, ince detaylarıyla serpiştirilmiş tarih.
Hikaye anlatıcımız Caner ama hikayesini anlatan Lübeyna Halamız. Trenle Paris'e yolculuk ederlerken Lübeyna Halası minik bir kısmını bildiği hayatını tee dedesinden itibaren anlatıyor. İsminin anlamını da ordan öğreniyorsunuz tabi. Ama büyük sırları da ortaya döküyor. Ve en büyük sırrı okuyucuyu bile şaşkınlığa uğratarak açıklıyor.
Kitap hakkında diyebileceğim bu kadar. Lakin eklemeyi borç bildiğim bir husus var.
Kitap bana Reşat Nuri Güntekin ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu tadı verdi. Evet, gururla söyleyebilirim ki üstadların rtadı damakta bırakan o anlatış tarzı günümüzde yeni kalemlerle de ortaya çıkıyor.
Epope Onur Ödülü Lübeyna'ya gidiyor. Alkııııışşş ıslıııkkk
Abarttığımı düşünmeniz umrumda değil benim zevkime uygun bitti.
Dehşet ve şiddet tavsiye ederim