Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Arşavir Şıracıyan

Arşavir ŞıracıyanBir Ermeni Teröristin İtirafları yazarı
Yazar
7.0/10
2 Kişi
6
Okunma
0
Beğeni
517
Görüntülenme

Arşavir Şıracıyan Gönderileri

Arşavir Şıracıyan kitaplarını, Arşavir Şıracıyan sözleri ve alıntılarını, Arşavir Şıracıyan yazarlarını, Arşavir Şıracıyan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Balkanlar'da yeni devletlerin oluştuğu ve ilk fethedilentoprakların kaybıyla Rumeli'nin çö/üldüğü ve buralardaki Türk hakimiyetinin çöktüğü,yüzbinlerce Müslüman ahalinin yerinden oynadığı ve katledildiği bu savaşta Ruslarİstanbul önlerine, Yeşilköy'e kadar ilerlediler ve Doğu Anadolu'yu da işgallerialtınaaldılar. Savaş, Ayastefanos'da (Yeşilköy) dikle etliriIen barış ile sona erdi.Karadeniz'den Sırbistan'a, Tuna'dan Ege'ye kadar uzanan ve Makedonya'yı içine alan birbüyük Bulgaristan devleti oluşturulması yanında, Romanya, Sırbistan ve Karadağmüstakil birer devlet haline getirilerek Osmanlı dünyasından ayrıldılar. Makedonya'nınelden çıkması Arnavutluk ile karadan irtibatı kesti. Bosna ve HersekAvusturyaMacaristan idaresine bırakıldı. Özellikle Büyük Bulgaristan'ın kurulması veOsmanlı topraklarının yalnızca Rusya'nın çıkarları doğrultusunda taksimi, meseleyi genelbir Avrupa savaşı tehlikesine dönüştürdü ve laksimîn Avrupa dengelerine uygun birşekilde yeniden yapılması Berlin Kongresi'nde gerçekleşti. Gerek Ayastefanos ve gerekse Berlin Antlaşmaları Ermenilerin arzularını bu büyük antlaşmalara taşıdı ve devletlerarasıbir konu haline getirdi8. Ermenilerle meskûn vilayetlerde, Ermeniler lehinde "reform"yapılması vaadi ve bunların devletlerarası hukukta bağlayıcı bir niteliğe büründürülmesi,nihayet Anadolu'da da bağımsız bir Ermeni devleti kurulması yönündeki Ermeniİsteklerinin terör bağlantılı silahlı eylemlere dönüşmesinde ve böylece Avrupa'nınmüdahalesinin sağlanması hedefinin takibinde etkin bir rol oynamıştır
1839 Tanzimat Fermanı ile başlayan devir, devletin toplumsal yapısında geçerli olanve meşruiyetini İslam hukukundan alan, kamu hukuku, özel hukuk, usul hukuku, cezahukuku alanlarında Müslüman ve Müslüman olmayan kitleler arasındaki eşit olmamahalini gündeme getirdi. Bu iki kitlenin eşitliği, 1856 İslahat Fermanı ile kesin olaraksağlandı ve
Reklam
1828/29 Rus harbinden yenik çıkmış olan Osmanlı devleti, Fransa ve Avusturya gibi Katolik güçlerin baskılarına daha fazladayanamıyarak Ana kilisenin parçalanmasını kabuî etmek mecburiyetinde kaldı.Meydana getirilmiş olan cemaat ayrı bir mîllet ve ayrı bir patrik idaresi altında müstakil birkilise olarak tanındı. Bununla beraber anakilisenin parçalanma süreci sona ermedi. İngiltere'nin önderliğindeki güçler, Protestan Ermeni cemaatinin deoluşturulmasında başarılı olarak, anakilisenin bir kez daha parçalanmasına yol açtılar.Parçalanan Ermeni milleti, kendi arasında mezhep çatışmaları yaşarken, doğumlarını sağlayan Avrupa güçleri için bunlar, diğer Hristiyan kesimlerle beraber Osmanlı devletinin içişlerine müdahale etmenin ve parçalanmanın başlıca aracı oldular.
XVIII. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren Osmanlı sisteminin, devletin içinde bulunduğuzafiyet ve bir dizi ağır askeri yenilgilerle çözülmeye ve çökmeye yüz tuttuğu bilinmekledir.Bu durum, yalnız Müslüman olmayanları değil Müslüman topluluğu da aynı derecelerdeetkilemiş ve XIX. yüzyılın başında hız kazanan ve hayati bir gereklilik arzeden, devletinyenilenme ve yeniden yapılanma girişimlerinin yarattığı sarsıntılar bir yüzyıl boyuncaetkisini toplumun her kesimine hissettirmiştir. XIX. Yüzyılda Osmanlı toplumsal yapısınınçözülmesi ve nihayet çökmesinin, Avrupa büyük devletlerinin dünyayı bölüşme ve bîrsömürge haline getirme politikalarından soyutlanmış olarak ele alınamayacağı gerçeğini,bu devletlerin Osmanlı devletinde yasayan Müslüman olmayan topluluklara karşı takipettikleri politikada izlemek mümkündür. Ermeni meselesi, imparatorluktan ayrılmayollarını bulan Balkanlardaki Rum, Sırp, Bulgar ve Romen bağımsızlık eylemlerindenfarklı bir özelliğe sahip olmamakla beraber, en nihayet Anadolu'nun da bölünmesi vepaylaşılması tehlikesini gündeme getirmiş olması yönünde, bunlardan ayırmaktadır
Ermeni Ana kilisesinin parçalanmasının Avrupa güçleri tarafından gerçekleştirildiğigerçeği gozardı edilmemelidir. Osmanlı idaresinin bu girişimlerde anakilisenin yanında veonun bütünlüğünün korunması İstikametinde yer almış olması yalnızca sistemin birgereği olmakla kalmıyor, yabancı müdahalelere kapı açacak bu tür teşebbüslerinönlenmesi amacını da içeriyordu. XVII. yüzyıldan itibaren kesafet kaydeden misyonerfaaliyetleri neticesi olarak Katolİkleşlirme, Anakilisenin mücadele ettiği bir konu olmaklaberaber, 1830'da başarı ile sonuçlandı. 1828/29 Rus harbinden yenik çıkmış olanOsmanlı devleti, Fransa ve Avusturya gibi Katolik güçlerin baskılarına daha fazladayanamıyarak Anakilisenir. parçalanmasını kabuî etmek mecburiyetinde kaldı.Meydana getirilmiş olan cemaat ayrı bir mîllet ve ayrı bir patrik idaresi altında müstakil birkilise olarak tanındı4. Bununla beraber anakilisenin parçalanma süreci sona ermedi.lS5ö'de İngiltere'nin önderliğindeki güçler, Protestan Ermeni cemaatinin deoluşturulmasında başarılı olarak, anakilisenin bir kez daha parçalanmasına yol açtılar5.Parçalanan Ermeni milleti, kendi arasında mcihep çatışmaları yaşarken, doğumlarınısağlayan Avrupa güçleri için bunlar, diğer Hristiyan kesimlerle beraber Osmanlıdevletinin içişlerine müdahale etmenin ve parçalanmanın başlıca aracı oldular.
Yüzyılın son çeyreğinden itibaren Osmanlı sisteminin, devletin içinde bulunduğuzafiyet ve bir dizi ağır askeri yenilgilerle çözülmeye ve çökmeye yüz tuttuğu bilinmekledir.Bu durum, yalnız Müslüman olmayanları değil Müslüman topluluğu da aynı derecelerdeetkilemiş ve XIX. yüzyılın başında hız kazanan ve hayati bir gereklilik arzeden, devletinyenilenme ve yeniden yapılanma girişimlerinin yarattığı sarsıntılar bir yüzyıl boyuncaetkisini toplumun her kesimine hissettirmiştir. XIX. Yüzyılda Osmanlı toplumsal yapısınınçözülmesi ve nihayet çökmesinin, Avrupa büyük devletlerinin dünyayı bölüşme ve bîrsömürge haline getirme politikalarından soyutlanmış olarak ele alınamayacağı gerçeğini,bu devletlerin Osmanlı devletinde yasayan Müslüman olmayan topluluklara karşı takipettikleri politikada izlemek mümkündür. Ermeni meselesi, imparatorluktan ayrılmayollarını bulan Balkanlardaki Rum, Sırp, Bulgar ve Romen bağımsızlık eylemlerindenfarklı bir özelliğe sahip olmamakla beraber, en nihayet Anadolu'nun da bölünmesi vepaylaşılması tehlikesini gündeme getirmiş olması yönünde, bunlardan ayırmaktadır.
Reklam
İspanya'da Müslüman ve Yahudilere, İngiltere'de Katolik olanlara, Fransa'da Katoliklerin dışında kalanlara, Polonya'da Ortadokslara, bütün Avrupa'da ve özellikle Rusya'da Yahudilere, Macaristan'da Protestan ve Kalvinistlere,özellikle Kırım'ın ele geçirilmesinden sonra Rusya'da Müslümanlara karşı takip edilenbaskı ve takibat, çokça meydana gelen kanlı kıtaller, yüzyılları dolduran bu kara tablonun unutulmaması gereken anahatlarını oluşturur.
Ermenilerin Osmanlı İdaresi altındaki yaşamları hakkında pekçok şey söylenmiş veyazılmıştır. Osmanlı idaresinin kendine özgü toplumsal örgüsü İçinde sair Müslümanolmayan topluluklar içinde önemli bir yer tutan Ermeniler, Fatih Sultan Mehmed'inİstanbul'u fethini müteakib, burada Rum ve Yahudi toplulukları için de olduğu gibi bîrErmeni
ERMENİ MESELESİ HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ İttihat ve Terakki hükümetinin sadrazamı Said Halim Paşa'yı Roma'da ve partininideologlarından Dr. Bahaeddİn Şakİr ile Trabzon eski valisi Cemal Azmi'yi Berlin'dekatleden Ermeni terörist ve tetikçisi Arşavir Şıracıyan'ın bu hatıratına bir önsöz yazmak,XIX. yüzyılın son çeyreğinde enternasyonal terörist mahiyeti içinde kanlı bir boyutarzeden Ermeni meselesinin nihayet artık tarih olmuş kanlı macerasını okuyucuya tekrarhatırlatmak gibi bir vazifeyi üstlenmek demektir. Böyle olmakla beraber, Şıracıyan'ın Türk okuyucusuna sunulmakta olan bu hatıratı, meselenin mahiyeti ve vardığı nokta hakkındafazla bİrşey söylemeyi gerektirmeyecek kadar açık bir itiraf ve bir belge niteliğindedir.
19 öğeden 11 ile 19 arasındakiler gösteriliyor.