Akça, sanıldığının aksine ders çalışmaktan nefret eden biriydi. Bu yüzden üniversite sınavları için ders çalışmayı istemiyordu. Şansına doğaüstülerin nüfusu insan nüfusundan az olduğu için sadece lise hayatlarındaki not ortalaması alınarak bir liste oluşturulacak ve üniversite atamaları gerçekleştirilecekti. Yani herkes istediği bölüme gitmek için lisede iyi bir performans sergilemek zorundaydı. Kötü ortalaması olanlar istemedikleri bir bölüme mahkûm olacakları gibi üniversiteye girememe gibi bir durumları da olabilirdi. Neyse ki Akça'nın böyle bir derdi yoktu.
.
.
Annesinin resmini komodinin üzerindeki yerine koyup ışıkları kapattı ve uyudu. Yarından itibaren halletmesi gereken okul işleri vardı.
.
.
.
#ayçamutlucan #hayaletlise #okuyorum #kitapalıntısı @kentkitap #kentkitap
Oda dikdörtgen bir şekle sahipti ve duvarlara çiniler, yaldızlar ve aile hayatı ve çocuk terbiyesi konuları gibi ayetler ve hadislerle süslenmişti. Duvarlara işlenen ayetler Osmanlı'da vazgeçilmez bir gelenektir.
Çünkü Allah'ın uyarılarını ve emirlerini sürekli onlara hatırlatıyor ve kendilerine çekidüzen vermelerini sağlıyordu. Bu durumda isteseniz bile unutmanız mümkün olmuyordu. Devlet, iman ve adalet üzerine inşa edilmiş bir yapıydı. Ayakta kalması için de bu yönde işlemeye devam etmek zorundaydı. Aksi durumda bozulan nizam devletin yıkılmasına sebep olurdu. Bundan dolayıdır ki Osmanlı'da disiplin ve kurallara riayet son derece önemli şeylerdi.
HAYAT, yaşam ile ölüm arasında süregelen bir süreçtir. Ölüm anımızı ve şeklimizi belki seçemeyiz ama yaşamımızın nasıl olacağını belirlemek ellerimizdedir. Kendi ellerimizle şekillendirdiğimiz hayattan çoğu zaman hoşnut olmayız ve suçu başkalarına atmayı daha kolay görürüz. Eğer yeterince iyi gözlem yaparsak birbirini tanımayan insanların bile, ince de olsa, aralarında bir bağ olduğunu ve bazen domino etkisi gibi birbirini etkilediğini görmek mümkündür. Söyleyeceğimiz tek bir söz, atacağımız tek bir adım bir başkasını yaşamını iyi veya kötü bir şekilde etkileyebilir.
#ayçamutlucan #hayaletlise #okuyorum #kitapalıntısı
Yomakçı Atamız Ahmet Haldun Terzioğlu'nun dediği gibi Oğuz Kağan ve Mete Han aynı kişiler değildir. Ayça Mutlucan, aynı kişi olmasını sadece tanıtım yazısında değinmiş. Gökbörü merkezli olarak Oğuz Kağan'ın iki nüshasının birleştirip Arapseviciliği gütmeden romanlaştırmıştır. Bu yönüyle Ufuk Tufan'ın Oğuz Kağan romanını gölgede bırakarak bu akımın
HAYALET LİSE
“Hayat, yaşam ile ölüm arasında süregelen bir süreçtir. Ölüm anımızı ve şeklimizi belki seçemeyiz ama yaşamımızın nasıl olacağını belirlemek ellerimizdedir.”
“İnsanların kavgayla değil konuşarak sorunlarını çözmesi gerekiyordu. Zaten dünyadaki sorunların temel sebeplerinden biri de konuşmayıp savaşmayı tercih etmesi değil
Akça farklı geleri ve doğa üstü güçleri olan ve onun gibi güçleri olan arkadaşlarıyla bereber hayalet lise de okumaktadır.
Okula döndüklerinde okulda bazı değişiklikler olduğunu görürler, özellikle tarih öğretmenleri Pars degişik birisidir ve bu Akça'nın gözünden kaçmaz ondaki gizemi çözmeye karar verir
Akça arkadaşları Ecmel, Melodi, Meylis harika bir dörtlüdür. Her şeyi birlikte hallederler. Sınıfa Baybora adında bir genc katılır ve Akça ile aralarında ir yakınlaşma başlar .
Bir olay için onlara verilen görevi yapmak için görev bölümü yaparlar ve Akça'ya müdürün odası düşer odayı temizlerken çekmece de bulduğu resimde babasının kucağında oturan çocuk resmini görünce şok olur
Acaba resimdeki kimdir?
Akça kafasını kurcalayan sorulara ve arkadaşları hakkındaki merak ettiği sorulara
cevap bulabilecek mi?
Bu resim onu nerelere götürecek?
Bu ve dahası bu güzel kitapta mutlaka okuyun ederim.
Hayalet LiseAyça Mutlucan · Kent Kitap Yayınları · 201933 okunma