İsmet İnönü İlkokulu, Karma Ortaokul, Atatürk Kız Lisesi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi (1979) mezunu.
Özel ve resmî okul ve kurslarda öğretmenlik yaptı. Çalışmalarını Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı bir Kur'ân kursunda öğretmen olarak sürdürdü..
"Allah Aşkı" adlı ilk şiiri 1968 yılında İslâm’ın İlk Emri Oku dergisinde; diğer ürünleri Bugün gazetesi (İffet Zeynep takma adıyla) ile Kadın ve Aile, Ribat, Vahdet (1989–91), Mektup (1988 ) dergilerinde yer aldı. Yeni Devir gazetesinin inceleme yarışmasında İslâm’da Kadının Hakları çalışmasıyla (1984) ve Diyanet İşleri Başkanlığının I. Na'tı Şerif Yarışmasında "Efendim'* adlı şiiriyle mansiyon (1989) aldı.
ESERLERİ:
İNCELEME-ARAŞTIRMA:
İslâm’da Kadın Hakları (1986)
Yaşayan Cahiliye (1987)
İslâm ve Batı Gözüyle İnsan (199l)
Aile Bilinci (1996)
RÖPORTAJ:
Ne Dediler? (Bakiye Marangoz ile birlikte, 1988).
ROMAN:
İçimdeki Fırtına (1994).
PİYES:
Piyesler (1994).
Her şeyde bir uyum var, ne güzel yaratmış Hakk! Evrendeki muhteşem dengeye, düzene bak! Ne hoş şekil vermişsin, yarattığın her şeye Muhteşem güzellikler koymuşsun her köşeye!
- Rızık sadece yediğimiz her şey değil Ali , hayatımızı sürdürmek için faydalandığımız her şey de rızıktır . Nefes aldığımız hava bir rızıktır , güzel ahlak bir rızıktır, ilim bir rızıktır , dostluk bir rızıktır .
Ya Fettâh! Ey zorlukları kolaylaştıran, sıkıntıları gideren Allah! Bana en hayırlı kapıları aç, beni bu sıkıntıdan kurtar.
Bundan sonraki hayatımda da bana yardım et, hayırlı kapıları aç yâ Fettâh..
Âmin, âmin, âmin..
︎İlk emir ve Hz. Hatice'nin eşi Hz. Muhammed'i teskin etmesi, sakinleştirmesi...
"Korkma, rahat ol. Yemin ederim ki Allah seni hiçbir zaman utandırmaz, mahcup etmez. Çünkü sen, akrabanı görür, gözetirsin. İşini görmekten aciz olanların yükünü taşırsın. Yoksula verir, konuğu ağırlarsın. Hak yolda karşılaştıkları sıkıntı ve zorluklarda hâlka yardım edersin. Sözün doğrusunu söylersin. Emaneti yerine verirsin."
Yüceler Yücesi, Güzeller Güzeli, Büyükler Büyüğü Rabbimiz'in birbirinden güzel isimlerini öğrenmek; O'nu daha yakından tanımak anlamına gelir. O'nu tanıdıkça daha çok severiz, sevdikçe daha iyi tanımak isteriz.
Allah ile yakın olan, ne dua etse kabul olan biri varsa keşke öyle birini tanısam diyenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.
Hafız Güzide Birinci, ezanların Türkçe okunduğu yıllarda çocukluğunu geçirmiş ve yirmi sekiz şubatın en yıkıcı döneminde vefat etmiş. Dindar olmanın zor olduğu bu iki dönem arasında üst düzey bir dindarlık örneği ile
Ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemedi Hafız Hasan. Öylesine bitkin, öylesine bezgin, öylesine perişandı ki... "Ben sizden daha üzgün, daha kızgınım ama elden ne gelir?" diyemedi, yalnızca "Emir geldi, bundan sonra ezanı böyle okumak zorundayız." Sözleri döküldü dudaklarından. Kendi sesini kendisi bile tanıyamadı.
Çevresindeki her şey dönüyordu âdeta. "Ah kendimi bir evime atabilsem." diye düşündü.