Barbara Cassin 1947 doğumlu Fransız felsefeci ve filolog. Mayıs 2018’de Académie française’e seçilmiştir. 1968’de Sorbonne’dan felsefe diploması alan Barbara Cassin, ilk başlarda Heidegger felsefesinin etkisindedir ve Hannah Arendt’ten çeviriler yapmıştır. Felsefe öğretmeni, çevirmen, akademik idareci olarak çeşitli görevler alan Cassin, kendi ülkesinin yanı sıra Brezilya, Güney Afrika gibi ülkelerde de üniversitelerde ders vermiştir. Jacques Derrida’nın kurduğu College International de Philosophie’de yöneticilik ve CNRS’de araştırma idareciliği yapmıştır. Alain Badiou’yla birlikte uzun yıllar bir yayınevinin felsefe dizisinin editörlüğünü üstlenmiştir.
Ödüller
2014 yılında French Voices Grand Prize kazanmıştır.
2018 yılında Barbara Cassin Fransız Akademisi’ne seçilmiştir.
Nostos (dönüş) ve algos (acı, eziyet) kelimelerinden oluşan nostalji kelimesi son derece Yunanca bir kelime gibi durur. Nostalji "geri dönüş acısıdır"; hem insanın uzakta olduğunda çektiği eziyet hem de geri dönmek için katlanılan sıkıntılardır.
Miraba arkadaşlar kanalıma hojgeldiniz sjsjsjsj. Şaka şaka benim bir kanalım yok, sadece bu cümleyi kurmayı seviyorum o kadar. Yine de merhaba, serüvenimize hojjjgeldiniz.
Biz;
scheherazade ve ben aşağı yukarı bir buçuk senedir mitoloji, dokuz aydır da Yunan Mitolojisi okuyoruz. Geçen pazar günkü buluşmamızla birlikte, alnımızın akıyla Yunan
İnsan Ne Zaman Evindedir ..?
Arkadaş, pandemide tabiki deyip kitaba haksızlık etmek istemiyorum.Belli ki bir şeyleri sorgulamamız isteniyor. Ve umarım cümleler uzun ve sıkıcı değildir derken birkaç sayfa okudum ve evet akıcı güzel ilerliyor.
İlk sayfada bir pasaj var ki kitabın özeti başlamadan yapılmış gibi hissettirdi. Şimdi saat geç ve o pasajı istesem de yazamam buraya,siz isterseniz açıp bakın okurlar ha bir de 'Adorno' da tam tersi bir yaklaşımla -bahsettigim pasajla alakalı olarak yazıyorum- "Bugün insanın evinde olup da kendini evinde hissetmemesi bir ahlâk sorunudur." demişti, uzun boylu düşünceler işte..
Aslında ev dediğimiz şey neresi onu düşünmeliyiz sanki.Ait olduğun yer neresi, o yer fiziki bir yer mi yoksa ..?
Aklıma gelmişken Woolf da aidiyet hissi ve yaratıcılık ile alakalı olarak " Kendine Ait Bir Oda" adlı eserinde kadınların neden daha az şiir yazdığını sorgular ve eğer bir kadın kurmaca bir şeyler yazacak ise mutlaka kendine ait bir odası olmalı der.
Kitaba dair ilk izlenimlerimi siz Değerli Okurlarla önyargılı da olsa paylaşmak istedim.Sonuç itibariyle okumaya değer buldum ve eğer okumayı düşünüyorsanız sizlere de şimdiden keyifli okumalar (;
Not: Pasaj yerine güzel Türkçemde varolan alıntı ya da bölüm kelimelerini kullanmam yerinde olurdu -da böyle oldu işte
Göçmenlik, sürgünlük ve dil konusunu o kadar güzel bir dil ile anlatılmış ki. Vatan, sürgün ve anadil arasındaki ilişkiyi öyle içten yazmış ki. İşte göçmen olarak hissettiğim tam da bu dedim! Bir başkasının diliyle kendimize gerçekten de nasıl bir vatan yarattığımız gerçeği... Kök salma metaforu ve mitolojilerden beslenerek kitabı harika bir hale getirmiş. Kitabın her satırının altını çizmek defalarca okumak istedim.
İnsan ne zaman evindedir? sorusuna cevabına ise “Yakınları, dili ve dilleriyle birlikte kabul edildiği zaman?” yanıtını verir.
Ayrıca Barbara Cassin, nostaljiyi ve evde olma halini Odysseia hikayesi üzerinden anlatıyor:
youtube.com/watch?v=pACflsl...
Muhakkak okuyun!
Barbara Cassin; Homeros’un Odysseus’dan , Vergilius’un kahramanı Aeneas’tan ve Hannah Arendt metinleri üzerinden bakmış nostalji kavramına.
İnsanın kendini nerede evinde hissedeceğini ya da hissetmeyeceğini sorgulamış.
Hannah Arendt ile ilgili bölüm daha anlaşılır geldi bana.