Von Kaufman, 2 kasım 1876'da Fergana bölgesini teftiş ettikten sonra halk arasında huzursuzluğun hüküm sürdüğünü ve Han’a karşı sevginin mevcut olduğunu Petersburg’a bildirdi. O, Kokand Hanlığı’nın henüz kat'i olarak boyunduruk altına alınmadığı kanaatine vardı. Skobelev’e Altay Vadisi’ne kadar nüfuz etmesini emretti. Hanlığın
1882’ye kadar von Kaufman, otoritenin sağlanmasına ve Rusya’nın Türkistan’daki, ileriye matuf ilhak siyasetine hizmet etti.
Yarım Çar olarak tavsif edilen yukarıda adı geçen general, kendine has dikkati ile adım adım bütün Türkistan Hanlıklarını boyunduruğu altına almaya muvaffak oldu. Kokand’a karşı dikkatlice davrandı. Her şeyden önce; Kokand’a karşı bir muharebeden kaçındı. Buna mukabil, Hudayar Han’a 13 şubat 1868’de Rus tüccarlarına tam bir serbesti veren bir antlaşmayı imzalatmaya muvaffak oldu. Hanlık, Rusya’nın karşısında âciz bir durumda kaldığını hissediyordu.
Rusya, 1853’ten 1867’ye kadar Hanlığı parça parça ezmiş, bölgelerini ilhak etmiş ve sonunda Hocent’i almak suretiyle onu, Buhara’dan ayırmış ve Alma Ata’yı da almak suretiyle Hanlığın Kaşgar ile bağlantısını güçleştirmişti. Kokand, dıştan da hiç bir yardım görmedi. Rusya ile Buhara arasındaki savaşta tarafsız kalan Hudayar Han'a Ruslar, sadık bir vasal gözüyle bakıyordu. Bu tutumundan dolayı ona 1868’in kasım ayında Fetersburg’dan, «1. derece aziz Stanislâv» madalyasını vermişlerdi. Bir zamanlar güçlü devletler olan Kokand ve Buhara, sırtlarında Rusya’nın iktidar arzusunu taşımak zorunda kaldıktan sonra, Rus genel valisi için de, bu ikisi arasında hakem rolü oynamak kolaylaşmış oldu.
Baryatinskiy de, Türkistan işgalinin hızlandırılması için gayret sarf etti. Rus Hükümeti, planı hazırladı; fakat siyasî ve malî sebeplerden ötürü gerçekleştiremedi. Rusya’nın Avrupa’daki zayıf durumu (meselâ; Kırım Harbi), Asya’da fazla bir mânâ ifade etmiyordu. Çünkü Türkistan devletleri, Rusya’nın üstün kuvveti ve silâh tekniği ile boy ölçüşebilecek durumda değildi. Bu yüzden Rusya, Kokand Hanlığı ile de bir harbi göze aldı. Bu hususta Rus yönetiminin stratejik bir çözüm yolu vardı: Önce bir yoklamalı, küçük bir muharebe yapmalı; muvaffakiyet halinde bölgeleri işgal etmeli, ancak bundan sonra, daha geniş seferlere geçilmeliydi.
Fergana vadisi, Timur’un imparatorluğunun dağılmasından sonra
bağımsız olmuştu. Daha 1467 yılında, Timur'un yeğeni Ömer Şeyh,
Fergana'nın bağımsız hükümdarı oldu ve Ahsikent şehrini kendine
başkent edindi. Ölümünden sonra oğlu Babur, saltanatı devraldı
ve başkenti, Andıcan’a nakletti. Babur, Şeybanîlere karşı yaptığı
savaşta, Fergana’yı