Ressamlar olarak, biz nesnelere, bilindik nesnelere olsa bile, sanki daha önce hiç görmemişiz gibi bakarız. Her şey yenidir. Önümüzdeki nesneleri zaten bildiklerinizin onaylaması olarak değil, masum bir merakla görün.
Öznenizi etkileyici bir ışık ve gölge deseni ile kapatabilirsiniz. Loş ışık sıklıkla bir gizem havası oluşturacaktır. Güçlü döküm gölgeler biçimleri daha belirgin kılacaktır. Bir nesnenin gölgeli kısmı sıklıkla arka planın koyuluğu ile kaynaşır.
Yaratıcı insanlar olarak belki de en büyük mücadelemiz kendi kalıplarımızın dışına çıkmaktır. Bildiğimiz dünyaya saplanıp kaldıkça, yalnızca güvenli, konforlu ve bilindik eserler üretiriz.
Bize esinlendiren şey her zaman açık değildir. Bazen o tamamen yeni bir şeydir. Bazen yıllardır arka planda duran bir şey sanki ilk kez görüyormuşuz gibi, bizim için birdenbire görünür olur.
Er ya da geç -eğer bunu henüz yapmadıysanız -tek bir tema üzerinde bir dizi çizim yapmanın büyük değerini keşfedeceksiniz. Sanatsal vizyonunuzu derinleştirmenin benim bildiğim en iyi yolu budur. Bu sizi çizim becerileri ve teknikleri hakkında kendi bilincinizin ötesine taşıyacaktır. Bunu çizdiğiniz şeyin ötesine geçmek ve çizim fikrinize taşımak olarak düşünün. Sanatın yaşadığı yer burasıdır.
Ölümün ne olduğunu, birini kaybetmenin ne olduğunu düşündüm. Keskin bir acı zamanla azalıyordu fakat hiçbir zaman tam olarak iyileşmiyordu. Bir yara izi hep kalıyordu.
“el, at veya ağaç çizebilir misin?”türünden sorularla karşılaşmış olabilirsiniz. bu türden sorulara vereceğimiz cevap biz “bir şeyleri” çizmeyiz, biz sadece çizgiler çizeriz olmalıdır.