"Sonra bir gün bir şey olur ve her şeyin boş ve anlamsız olduğunu anlarsın. Üzüntünün, acının, kahrın... Kendini çekip çıkarmaya çalışırsın bu kuyunun içinden. Atmışlar, itmişler ya da kendin düşmüşsün fark etmiyor. Yalnızsın ya. Kimdi, neydi? Zaten hiç senin olmadı ki. 'Benim' bile diyemezken, bu kadar yükü omuzlarına yüklemenin çabası nedir? Yorgunluk,bitkinlik,küskünlük,kırgınlık kaç para ki doldurmuşsun cebine? Bozukluklar ağır geliyorsa, niye taşırsın ki üstünde? Suçlu kim, ne, niçin,mahkemende yargılaman niye bitmez?Denedin,yanıldın,yürüdün, koştun, olmadı vazgeçtin, pes ettin. Enkaz yığınında aradığın nedir ki senin olmayan? Senin değilse değildir, zorla tutunmaya çalıştığın ip kopacaksa, direnmenin hazzındaki umut nereye taşır ki seni?Mutlu olamamak, başaramamak, ait olmadığın sahada top koşturmak misali hangi galibiyetleri yazarsın ki skoruna? 'Karar vermek' diye bir mekanizman varken, hangi itici gücü beklersin ki çalıştırsın?Yok. Aslında hiçbir şey yok.Çünkü her şey sensin. sende bitiyorsa her şey, sende de başlar demektir.
Her namus davasında suçlu daima kadındır. Öyle yapışkan ki bu namus kadınların üzerinde, giydirmek de çıkarmak da sadece erkeğin elindedir sanki. İki dudağının arasında; namussuz da oluveriyorsun, hanımefendi de. Kadının kimliği; onların belirleyeceği isme dönüveriyor aniden ..
Bekir Kahya, karısını tekne tokat dövmeye başladı. Kırsal yerde, kızın suçu her zaman annesinden bilinirdi. Çünkü o da kadındır; koruyamadı, kollamadı diye suçludur.
Bekir Kahya, karısını tekne tokat dövmeye başladı. Kırsal yerde, kızın suçu her zaman annesinden bilinirdi. Çünkü o da kadındır; koruyamadı, kollamadı diye suçludur.
Her namus davasında suçlu daima kadındır. Öyle yapışkan ki bu namus kadınların üzerinde, giydirmek de çıkarmak da sadece erkeğin elindedir sanki. İki dudağının arasında; namussuz da oluveriyorsun, hanımefendi de. Kadının kimliği; onların belirleyeceği isme dönüveriyor aniden ..