Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bülent Tanör

Bülent TanörOsmanlı - Türk Anayasal Gelişmeleri yazarı
Yazar
Çevirmen
8.7/10
95 Kişi
527
Okunma
33
Beğeni
3.944
Görüntülenme

Bülent Tanör Gönderileri

Bülent Tanör kitaplarını, Bülent Tanör sözleri ve alıntılarını, Bülent Tanör yazarlarını, Bülent Tanör yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkiye’de “sosyal uyanış”ın olduğu zamanlar...1971
... Bu talep, anayasanın, toplumun bünyesine uymadığı, fazla hürriyetçi olduğu, anayasadan da hız alan sosyal uyanışın ekonomik gelişmenin çok ilerisine geçtiği tarzındaki gerekçelere dayandırılmıştır. Anayasanın en çok eleştirilen yönleri ise, özerk kurumlar(özellikle üniversite), memur sendikaları, idari yargı ile ilgili olanlardı.
Kararlarına İtiraz Kabil Olmayan Tek Kişilik Demirel Cumhuriyeti Anayasası
Türkiye, devlete otorite getiren ve milleti mutlak manada söz sahibi yapan, gerektiğinde kararlarına itiraz kabil olmayan bir hakem yapan bir anayasaya muhtaçtır. -Süleyman Demirel
Reklam
DP iktidarı kurmuş olduğu çoğunluk baskısını ‘milli irade’ şeklinde tanıtıyordu.
meclise girdin mi vur patlasın, çal oynasın
Bayar’ın bu ilkeyi ‘kayıtsız şartsız millet hakimiyeti’ biçimine çevirmesinden çıkan anlam ise şudur: milletin temsilcisi, yani Bayar’a göre milletin kendisi demek olan TBMM, daha doğrusu oradaki çoğunluk, egemenlik yetkisini -kayıtsız şartsız- kullanır.
Hakkını bilmeyen halka nasıl ‘zorla’ hakkı verdilir?
1961 Anayasasına hayat veren anlayış için, Vatandaş oyunun kuracağı Millet Meclisinin bu egemenliği iyi kullanabileceği noktasında kuşku vardır. Ulusal egemenliğin kullanılışını güvenle yerine getirmek için müesseseler ihdas edilmiştir. Senato, Anayasa Mahkemesi, Milli Güvenlik Kurulu, muhtar üniversite, muhtar Trt, Planlama vb. Örneğin ulusal egemenliğin kanun yapma gücü, Senato, Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığının Anayasa muhafızlığı görevi ile daraltılmıştır.
“ÖZGÜRLEŞTİRİCİ” DEVLET
Devlet sadece saygı göstermekle kalamaz, özgürlüğü gerçekleştirici koşulları hazırlamak da zorundadır. Anayasanın sosyal devlet, sosyal adalet ilkeleri ve sosyal haklar sistemi de bu anlayışın somutlaşmasıdır.
Reklam
Kurucu Meclis günlerini anlatan M. Soysal, “topraksız köylüyü, köye en yakın oldukları sanılan politikacıların değil, gazetevi ve öğretmenlerin savunduğu”nu yazmaktadır.
27 Mayıs gerçekleşiş biçimi bakımından antidemokratik, özünde taşıdığı fikir bakımından ise demokratik bir yönelimi temsil etmektedir. Dolayısıyla 1961 Anayası da bir ‘rastlantı’ değil, bu ortamın ve koşulların bir ürünüdür.
27 Mayıs iktidara geliş biçimi bakımından elbette tepeden inmedir. Ancak bu hareket, toplumun içinden doğuşu ve sosyal tabanı bakımından , asıl egemen durumdaki ‘tepedeki’ sosyal ve siyasal güçlere karşı ve -aşağıdan yukarıya- bir hareket gösteriyor.
Gerçekten de bu dönem, hukuksal ve siyasal alanda göreli ve ikircikli bir çağdaşlaşmayı, sosyal ve ekonomik alandaysa yarı sömürgeleşmeyi ifade etmektedir. Burada çelişki yorumlarda değil olayın kendisindedir. Yorumlar için olsa olsa olayın yalnızca bir yüzüne bakmalarından dolayı kısmî kaldıkları eleştirisi yapılabilir. Yalnız hukuka, yalnız siyasala, yalnız sosyo-ekonomik yapıya değil de tümüne birden bakıldığında Tanzimat olayının çelişkili karakteri kolayca fark edilir.
Sayfa 120Kitabı okudu
303 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.